AKSARAY’DA GÜHERÇİLE ÜRETİMİ

GİRİŞ

Güherçile, tabiatta saf halde bulunan ve Hint kar’ı veya Çin kar’ı olarak adlandırılan potasyum nitrat(KNO3), Şili güherçilesi denilen sodyum nitrat (NaNO3) ve duvar güherçilesi ya da toprak güherçilesi olarak adlandırılan kalsiyum nitrat (Ca[NO3]2) şeklinde başlıca üç nitrat türüne verilen ortak addır. Şeffaf, renksiz, kokusuz, tuzlu ve acı lezzetli, havada bozulmayan beyaz billurumsu bir tozdan meydana gelmektedir. Genellikle, alkalilerde ve toprak alkalilere karışmış halde azotlu maddelerin yükseltgenmesi sonucunda çiçeklenme şeklinde görülür . Halk arasında çorak olarak bilinen güherçile Çin ve Hindistan’da göçebeler tarafından potasyum ve kalsiyum içeriği yüksek topraklar üzerinde yakılan kamp ateşi sırasında bulunmuştur .

Güherçile, uzun bir süre boyunca dini amaçlı yapılan havaî fişek gösterileri için kullanılmış ve eğlence aracı olmuştur . Çinliler güherçilenin yanıcı ve patlayıcı özelliğini keşfedip odun kömürü ve kükürt ile karıştırıp barutu elde etmişlerdir .Saf güherçile barutun en önemli bileşenidir. Daha çok barut üretiminde kullanılan güherçilenin farklı kullanım sahaları da mevcuttur. Bu kullanım sahaları şunlardır; eczacılık, boyacılık , mumyacılık, bağırsaklardaki tenyaların düşürülmesi, makat bölgelerindeki bazı hastalıkların tedavilerinde, idrar arıtmada, altınla gümüşün birbirinden ayrıştırılmasında kullanılan, “tiz-ab” (kezzap) elde etmede, şap ile boya imalinde, Grejuva’nın (Rum ateşi) elde edilmesinde  ve tedavüle çıkacak olan yeni paraların parlatılmasıdır .

Önemli bir madde olan güherçile rutubetli yerlerde yağmur yağdıktan sonra toprağın üzerinde çiçeklenme şeklinde ortaya çıkmaktadır . Genellikle bahar mevsiminde yağmurlardan sonra ortaya çıkmakta olan güherçile ince bir tabaka şeklinde olduğundan hemen toplanıp işlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bölgeden insanların ve hayvanların gelip geçmesi güherçilenin kaybolmasına neden olmakta ya da yağmurun çok yağması güherçilenin toprak altında kalıp işlenemez bir hale gelmesine neden oluyordu . İnsanlara ve hayvanlara uzun süre yaşam alanı olmuş, azot, kireç ve potasyum bakımından zengin topraklarda, organik olması nedeniyle gübre çukurlarında, iç göllerin balık kalıntıları bakımından zengin balçıklarında, mahzen ve mağara duvarlarında, tuvaletlerde, cüruf yığınlarında, ahırlarda, kilerlerde, eski kerpiç yapıların duvarlarında, koyun gübresi ve mezarlıklarda kalın tabaka şeklinde görülmektedir . Güherçile/Potasyum Nitrat doğada toprak ile karışık olarak bol miktarda bulunmaktadır. Güherçilenin temel bileşenlerinden olan potasyum çok yumuşak ve suyun üzerinde kalacak kadar hafif alkali bir metal olup başka maddeler ile çok kolay bir şekilde birleşmekte olduğundan dolayı saf olarak bulunmamaktadır .

Güherçilenin istenilen saflığa getirilmesi işlemi “kâlhâne-kârhâne” denilen tesislerde bir kaç işlemden geçtikten sonra gerçekleştirilmekteydi. Saf ve temiz hale getirilmiş olan güherçileye “kâl-i hâlis” adı veriliyordu. Ayrıştırma işi genellikle ateşle eritme ve ısıtma yöntemiyle yapılmaktaydı . Esasen Osmanlı Devleti’nde her türlü hammaddenin işlenerek mamul hale getirildiği tesislere kârhâne denilmekteydi. Güherçileyi kâl etmenin bir yöntemi vardı ve bu işlemler sırasıyla yapılıp nihayete ulaşılırdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivinde tarihsiz bir belgede güherçileyi kal etme talimatnamesi bulunmaktadır. Bu talimatnameye göre kal işlemi şu şekilde yapılmalıydı:

1-           Önce tozla ve toprakla karışık hâlde bulunan güherçile, yıkanarak beyaz bir şerbet hâline getirilir, şerbet içindeki yabancı maddeleri ayırmak ve yoğunluğunu arttırmak için yaklaşık 18 dereceye ulaşıncaya kadar kaynatılırdı. Güherçile, bu birinci kaynatma işlemiyle içindeki yabancı maddelerin bir kısmından arındırılmış olurdu.

2-           Isıtılan ve yoğunluğu arttırılan güherçile, tabanı toprak ya da taş döşeli bir havuza alınarak dinlendirilirdi.

3-           Dinlendirilen güherçile, yoğunluğunun arttırılması için ikinci bir havuza alınır ve yeniden yıkanırdı. İkinci havuzda bulunan güherçilenin sıcaklığının alınmasından sonra suyu süzülürdü.

4-           Burada bir iki gün bekletilen güherçile şerbeti, fıçılara alınırdı. Fıçılardaki güherçile sıcaklığının 9 ila 10 derece civarında olması gerekirdi. Fıçılara su doldurulup boşaltılarak şerbetin içindeki toz ve yabancı maddeler temizlenirdi. Su berraklaşıncaya kadar bu işleme devam edilirdi.

5-           İkinci havuzdaki güherçile tekrar kazanlara alınarak 18 derece sıcaklığa ulaşıncaya kadar kaynatılırdı.

6-           Kazanlarda iyice kaynatılan güherçile, yoğunluğu yeterli kıvama geldikten sonra üçüncü bir havuza alınarak soğumaya bırakılırdı. İşlenmiş güherçile, dört saat kadar dinlendirildikten sonra bir tortu hâlinde suyun dibine çöker, havuzun üst kısmındaki tıpalar açılarak üzerindeki su boşaltılırdı.

7-           Bir süzme işlemine daha tabi tutulan güherçile, dördüncü bir havuza alınır ve tulumbalarla çekilerek kurşun borularla kazanlara aktarıldı.

8-           Bu kazanlarda 85-90 dereceye kadar ısıtılan güherçile, son olarak tulumbalarla çekilerek ahşap bir havuza alınırdı. Havuzdaki güherçile toplanarak kalıplara yerleştirilir ve kalıplar hâlinde muhafaza edilirdi .

Kalhanelerdeki işleyişin devamının sağlanmasını elbette birileri sağlamakta idi. Kalhanelerde görevli ustalara “kalci”, “güherçileci ustası” ve “miri güherçile ustası” gibi isimler verilmekteydi. Kalci ustaların yanı sıra madenlerin topraktan çıkarılıp kalhaneye teslimine görevli olan kimseler de “miri güherçileci” ve “çorakçı taifesi” deniliyordu .

Güherçilenin belirli oranlarda kükürt ve odun kömürü ile karıştırılmasıyla kara barut elde edilmiştir. Osmanlı Devleti %75 güherçile (KNO3), %12,5 kükürt(S) ve %12,5 odun kömürü(C) oranlarını kullanarak barut elde etmiştir. Zaman içerisinde bu oranlar farklılık göstermiştir .

Barutun zaman içerisinde bir savaş malzemesi olması devletlerin güherçileye verdikleri önemin artmasına neden olacaktı. Savaş zamanlarında en önemli madde olan barut barış dönemlerinde ise üzerinde durulan ehemmiyet verilen metalardan biri olmuştur .

Osmanlı Devleti de Avrupalı devletler gibi güherçile üretimine büyük önem vermiş, kârhâneleri sıkı bir denetim altına almıştır. Devlet üretilen mamulü tekeline alıp ve memnû meta(yasaklı mallar) sınıfına alarak ihracını yasaklamıştır. Her türlü yasağa rağmen güherçile kaçakçılığı yaşanmıştır. Kaçakçılık yapanların elindeki güherçileye el koyup ağır hapis cezaları verilmiştir . Osmanlı Devleti önemli olan bu maddenin üretimini arttırmak için farklı zamanlarda sancak ve eyalet yöneticilerine buyruklar gönderip bölgelerinde güherçile temin edilebilecek yerlerin tespit edilmesini istemiştir . Devletin üzerinde durduğu konulardan biri olmuş ve işlerin daha düzenli yürütülebilmesi için Güherçile Nazırlığı kurulmuştu. Taşrada üretimin arttırılması için bazı kişilere imtiyazlar vererek ödüllendirmiştir . Devlet üretime ne kadar önem vermekte ise, üretimde çalışan insanlara da bir o kadar değer vermekteydi. Devlet üretimde çalışan reayaya zulmedilmesini ve rencide edilmelerini yasaklamıştır. Yine devlet güherçile hizmetine tayin edilen müsellemleri, hizmette bulundukları sürece sefere gitmekten muaf tutmuştur. Görevden kaçanlara gerekli cezalar verilmiştir .

AKSARAY’DA GÜHERÇİLE ÜRETİMİ

Osmanlı Devleti güherçile kaynakları açısından zengin yataklara sahip olduğundan hammadde bakımından sıkıntı çekmemiştir. Rumeli’de Anadolu’da Afrika’da ve Orta Doğu’da birçok yatağa sahip olan Osmanlı Devleti, İstanbul baruthanelerinin ihtiyacı olan güherçileyi Anadolu’da bulunan Aksaray , Konya, Niğde, Kayseri, Eskiil, Karapınar, Kilisehisarı, Akşehir, Karahisar ve Aydın civarlarından sağlamaktaydı .

Aksaray’da güherçile toprağı 1571 yılında keşfedilip işletmesinin sağlanabilmesi için Ali Çavuş adlı biri görevlendirilmiştir. Bölge halkı bu duruma karşı çıkmış, fakat pek uzun sürmeyen bir direnişin ardından üretime başlanmıştır. Bölgeye ait güherçile kayıtları 1571 yılından sonrasını kapsamaktadır . Aksaray’da birçok yerde güherçile kalhanesi bulunmaktaydı. Acem karyesi bunların başında gelmektedir. İbrahim Hakkı Konyalı bu konu hakkında verdiği bilgide şöyle demekte; kalhanelerde ayrıştırma işlemi yapıldıktan sonra kalan toprağın yakınlara atılmasıyla çevrede küçük tepecikler oluşmuştur. Aksaray çarşısı içerisinde birçok tepecik bulunuyordu. 1960’lı yıllarda dozerler vasıtasıyla bu topraklar çarşının dışına taşınmış, alan düzeltilmiştir . Bu durum bize Aksaray’da hayli fazla sayıda kârhânenin olduğunu göstermektedir.

Kârhânelerin İş Gücü

Aksaray’da güherçile imalatında sipahizâdeler, müsellemler, mütekaid sipahiler, tezkiresiz tımar tasarruf eden tımarlı sipahiler, yayalar, müsellemler ve hisar erleri çalışmışlardır. Bunların haricinde köyler de avarız vergisi karşılığında güherçile temin etmişlerdir . Güherçile imalatında çalışmaları karşılığında sefere gitmekten muaf tutulmuşlardır. Her 10 neferden birisi altı ay süre ile güherçile imalatında çalışmakla mükellef tutulmuştur . 1574 yılında Karaman Beylerbeyine gönderilen bir hükümde Aksaray ve Ürgüp kalhanelerinde güherçile imalatında çalışan Hisar erleri ve müsellemlerin deniz seferine çağırılmış olmalarına rağmen çalışmalarına devam etmeleri istenmiştir. Seferden muaf tutulmalarının en büyük sebebi güherçile üretiminin sekteye uğrayacağı endişesidir .Yine Aksaray Sancağında bulunan miri güherçileci ustalarının tekâliften muaf tutulmaları için hüküm çıkarılmıştır . 1575 yılında güherçile üretiminde çalışan neferlerin Aksaray’da sayısı 175, Koçhisar’da ise sayı 31’dir. Aksaray 1570’li yıllarda 2 kaza, 1 nahiye, 37 karye, 1 mahalle, 1 mezra ve 9 cemaatle üretime katılmaktaydı .

İş gücünün yanı sıra üretimi sağlayabilmeleri ve ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için kalhanelere  “örü” adı verilen yerleşim birimleri tayin edilmiştir. Örü halkı tayin olunan kârhânenin ihtiyaçlarını karşılamak ile yükümlüydü . Örülerdeki reaya temel olarak üretimde ihtiyaç duyulan güherçile toprağı, odun ve su ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. Aksaray kalhanelerinin örü yerleri; Eyübili Kazası, Koçhisar Kazası ve Eskiil Kazaları idi. Kalhaneler her hangi bir sebep ile üretime ara verse de sonradan açıldığı takdirde örü yerleri değişmezdi .

Kalhanenin en çok ihtiyaç duyduğu malzemeler odun ve güherçile toprağı idi. 1050 (1640-1641) yılına ait Aksaray’da güherçile için kullanılan odun miktarı 600 kantar olup buna karşılık üretilen güherçile 200 kantardır. Odun kullanımı diğer sancaklara göre yer yer değişiklikler göstermiştir. Bir kantar güherçile için üç kantar odun kullanılmıştır. Diğer önemli malzeme ise güherçile toprağı olup haliyle en önemli malzeme idi. Güherçile üretiminde en sık karşılaşılan sıkıntı güherçile toprağının kalitesiz olmasıdır. Yani güherçile toprağının çok fire vermesi 1050 (1640-1641) yılında Aksaray’da kârhâneye teslim edilen toprak miktarı 84 kantar iken elde edilen güherçile ise 30 kantardır. Bu durum toprağın zayıf olduğunu göstermektedir. Fakat yarıdan fazla fire verme durumu Osmanlı coğrafyanın bazı bölgeleri için geçerliydi. Bazı bölgelerde ise toprak çok kaliteli olup çok az fire vermiştir .

Aksaray’a Ait Çeşitli Yıllarda Üretim

Arşiv kayıtlarında 1769 yılı için Karaman Eyaleti için toplam mubayaası düşünülen kâl-i hâlis miktarı 50.000 vukıyye olup Aksaray için ayrı bir rakam belirtilmemiştir . 1785 yılı mubayaası 10.000 vukıyye , 1812 yılı mubayaası 56-60 kantar , 1830 yılı mubayaası 22.000 vukıyye , 1842 yılı taahhüdü 11.000 vukıyye olup 7131 vukıyyesi İstanbul’a irsal olunmuştur . Aşağıdaki tabloda çeşitli yıllarda Aksaray’da üretilen güherçile miktarı verilmiştir .

Sene Miladi Güherçile Miktarı
1780 10.000 vukıyye
1795 10.800 vukıyye
1800 18.300 vukıyye
1801 18.000 vukıyye
1802 27.000 vukıyye
1803 12.420 vukıyye
1807 18.000 vukıyye
1808 23.400 vukıyye
1809 18.000 vukıyye
1811 18.000 vukıyye
1818 7.835   vukıyye
1822 12.000 vukıyye
1824 12.000 vukıyye
1825 12.000 vukıyye
1826 12.000 vukıyye
1832 12.000 vukıyye

Karşılaşılan güçlükler

Güherçile imalatında çeşitli sıkıntılar yaşanmaktaydı, bunlar güherçile ve barut kaçakçılığı, nakliye güçlükleri, mubayaacıların neden oldukları problemler, halkın barut üretme girişimleri ve yerel yöneticilerin çıkarttıkları güçlükler , bölgede bulunan başka ocak sahiplerinin tahrikleri olarak sıralanabilir . Örneğin 1577 yılında İshaklu Kadısına yazılan bir hükümde Alaca Mescid Mahallesinde oturmakta olan iki mütekaid sipahinin güherçile hizmetine gitmedikleri tespit edilmiş meselenin araştırılıp bildirilmesi istenmiştir. Bazen sipahiler yükümlü oldukları görevlerden kaçmışlardır . Bazen de sipahiler elindeki yetkiyi kötüye kullanarak güherçile hizmetine görevlendirilmiş olan sipahizâdeleri farklı işlerde kullanmaya çalışmışlardır. Söz konusu durumun haber alınması üzerine Aksaray kadısına gönderilen hükümle sipahizâdelerin güherçile üretiminde istihdam edilmeleri istenmiştir .

Aksaray’daki güherçile üretiminde karşılaşılan sorunlardan bir tanesi de tahrikler sonucunda işletilmekte olan ocakların kapatılması olmuştur. 1769 yılında Aksaray ve Eskiil’de  tahrikler nedeniyle kapatılan güherçile ocakları memleketteki barut üretiminin düşmesine neden olduğundan ocak sahiplerinin bulunarak tekrardan faaliyete geçirilmesi sağlanmıştır . Aksaray’da karşılaşılan bir diğer sorun ise işlemekte olan bir ocağın yakınına ikinci bir ocağın açılmasıdır. Acemler karyesinde güherçile ocağı bulunan Konyalı Karpuzcu Hacı Ali’nin ocağının yakınlarına Aksaray Mahkeme kâtibi Ahmet Efendi ve bazı kişilerin ocak kurmaları nedeniyle zarara uğradığını söyleyen Hacı Ali, bu nedenden dolayı diğer ocakların başka mahallere taşınması isteğinde bulunmuştur. Dâhiliyeden Hacı Ali’nin isteğinin araştırılmasına karar verilmiştir .Dâhiliye Karpuzcu Hacı Ali’nin isteğinin araştırılıp gereğinin yapılarak bildirilmesini istemiştir . Yine Acem karyesinde çorakçı esnafından olan Hacı Hasan ustanın ocağına müdahale edilip mahalli hükümetçe kapatılmıştır. Bu duruma Hacı Hasan itiraz etmiş ocağına yapılan müdahalenin men edilmesini istemiştir. Dâhiliye hareketin men edilmesini istemiş ve bölgede ocak açmak isteyenlere ruhsat verilmesi kararlaştırılmıştır .Yapılan tahkikat sonucunda Acem karyesinin güherçile rezervlerinin yetersiz olmasından dolayı iki ocağı besleyecek kadar ham güherçileye sahip olmaması nedeniyle sonradan açılan Hacı Hasan Efendi’nin ocağının kapatılması kararı alınmıştır . Acem karyesinde bulunan Hacı Hüseyin ve Ahmet tarafından işletilmekte olan güherçile ocağı mahalli hükümetçe kapatılmış. Kapatılan ocağın tophanece işletilmesine karar verilmiştir .

Devlet güherçile üretiminin sekteye uğramaması için her şeyi yapmıştır. 1893 yılında Acem karyesinde güherçile ocak sahipleri arasında anlaşmazlık çıkmıştır. Devlet yetkilileri bu anlaşmazlığın üretime olumsuz yansıyacağını öngörüp üretimde düşüşe meydan vermemek için meselenin bir an önce çözülmesini istemiştir . Devletin, üretimin aksamaması için devreye girdiği bir diğer olay da tarihi belli olmayan bir belgede şöyle geçmektedir. Aksaray’da ustaların yıllık 500 batman güherçile işlemeyi taahhüt ettikleri fakat 100 batman işledikleri görülmüştür. Belgede güherçile ustalarına kötü muamele edilip gücendirildikleri Güherçile Nazırı tarafından bildirilmiştir. Güherçile ustalarının çağırılıp gönüllerinin alınması ve böylelikle üretimin arttırılması için Aksaray kadısına hüküm gönderilmiştir .

Güherçile işletmelerinde yolsuzluk, kaçakçılık ve nakil

Barut üretimi devletin tekelinde olduğu için güherçilenin en büyük ve tek alıcısı devlet olmuştur. Bu kaideye rağmen halktan bazı kimseler kendi başlarına barut üretimi işine girmiş ve kaçak yollarla barut üretmeye kalkmışlardır. Güherçile memnû meta sınıfında olduğu için ihracatı mümkün olmamaktaydı. Tabi bu meselenin belli başlı istisnaları bulunmakta bazı yıllarda güherçilenin ihracına kısmi olarak izin verilmiştir . Güherçilenin dış piyasaya olduğu gibi iç piyasaya da satışı yasaktı. Yasağı dinlemeyip satanlar ise tespit edildikleri takdirde ağır şekilde cezalandırılmışlardır. Örneğin 1574 yılında Aksaray kârhânesi güherçile emini olan Abbas’ın beş batman güherçile çalıp sattığı bildirilmiş söz konusu olayın araştırılıp doğruluğu halinde Abbas’ın küreğe konulmak için gönderilmesi istenmiştir . 1889 yılında Aksaray’a bağlı Eskiil karyesi ahalisi ve güherçileci esnafı 58.000 kıyye çorak sattıkları tespit edilmiştir. Maliye’ye yazılan mektupta kaçakçılık işine bulaşanlara ne kadar para cezası verileceği hakkında bilgi istenmiştir .

Karaman Eyaleti’nde işlenen güherçile çuvallara konulur ve sandıklara yerleştirilerek bölgedeki Türkmen aşiretlerinin develeri ya da atları ile Karamürsel veya Mudanya iskelesine nakledilirdi. Bu iskelelerden de mavnalar ile baruthaneye taşınırdı. Çok tercih edilmese de Samsun limanından da İstanbul’a nakledildiği olmuştur. Güherçilenin İstanbul’a nakledilmesi en büyük problemdi çünkü gönderilecek yükün ağırlığı fazla olduğundan fazla hayvana ihtiyaç duyulmakta idi. Bu nedenden dolayı yükler genellikle kervanlar ile taşınıyordu. Güherçile nakliyesini genellikle Konya, Niğde, Kayseri, Kırşehir, Aksaray ve Akşehir civarındaki aşiret ve cemaatle yapmaktaydı . Belgelerde karşımıza çıkan aşiret isimleri genellikle Hotamışlı ve Ekecik’tir. 1802 yılında Konya, Aksaray, Ilgın ve Eskiil kazalarında üretilen güherçile Karamürsel iskelesine Hotamışlı aşiretinin develeri ile nakledilmiştir . Güherçile nakli bazen bir aşirete tekâliften muafiyet olarak verilirken bazen de ücret karşılığında yaptırılmıştır. 1813 yılında Aksaray’da üretilmiş olan 18.000 kıyye güherçilenin 11.000 kuruşa nakledilmesi sağlanmıştır . Güherçile naklinde yaşanan bazı sıkıntılar oluyordu bunlar gerek aşiret mensuplarının çıkarmış olduğu sıkıntılar gerek bölgede yaşayan halkın neden olduğu sıkıntılar ve doğal koşulların meydana getirdiği nedenlerdir. 1827 yılında Ekecik aşireti mensuplarından Gazenferoğlu Musa adlı aşiret mensubu güherçile nakline güçlük çıkartmıştır. Dâhiliye meselenin araştırılması ve nihayete erdirilmesine karar vermiştir . Bir diğer sorun da aşiret mensuplarının yerlerini terk etmeleridir. Örneğin1833 yılında Aksaray’da güherçile nakletmekle yükümlü olan Süveyda mukataası ahalisinin bir kısmı oturdukları bölgeyi terk ederek farklı mahallere yerleşmişlerdir. Bu durum geride kalan ahalinin sıkıntıya girmesine, güherçile naklinin gecikmesine ve geride kalan halka daha fazla iş yükü binmesine neden olmuştur. Bu sebeplerden dolayı yerlerini terk eden ahalinin tekrardan eski yerlerine getirilmelerine karar verilmiştir .Çok fazla zaman geçmeden aynı yılın içerisinde Ekecik ve Süveyda aşiretlerinin dağılmış oldukları yerlerden eski yerlerine iade edilmeleri ve tekâliflerinin düzenlenmesi istenmiştir . Yine nakliye sıkıntılarından birisi de doğal koşullardan dolayı nakliye işini yapan aşiretlerin taşıma ücretine zam yapılması istekleridir. Örneğin 1802 yılında Hotamışlı Aşireti kaht ü galâ (kıtlık) sebebiyle taşıma ücretine zam yapılmasını istemiştir. Fakat zam yapıldığı takdirde güherçilenin maliyeti artacağından dolayı talepleri kabul görmemiştir . Osmanlı Devleti önemli bir madde olan güherçileye önem verdiği kadar maddenin nakline ve nakli sağlayana da önem vermiştir. Nakliyeyi sağlayan aşiretlere çeşitli muafiyetler verip yerel yöneticilerin onları rencide etmelerine müsaade etmemiştir. 1836 yılında nakliye işi yapan Ekecik aşiretinin develerinin otlaklarına ve develere yapılan müdahaleyi men etmiştir .

KAYNAKÇA

Başbakanlık Osmanlı Arşivi

  • DVNSMHM. d, 24/347; 24/154; 30/637; 30/133; 14/150.
  • AS, 307/12672; 28/1754; 346/14329; 37/1700; 727/30483; 740/31059; 517/21604; 809/34363; 294/12214; 417/ 17286; 727/30483; 647/28306.
  • DH, 101/5002; 72/3586.
  • MKT, 1595/112; 234/9; 342/36; 1507/63; 1552/115; 2049/25.
  • HAT, 1256-48964-A.
  • ŞD,2613/31.

Kitap ve Makaleler

  • Bulunur, Kerim İlker, “Maraş Eyaletinde Güherçile Üretimi (1566-1577)”, OTAM, Bahar 2015, s.1-17.
  • Çetin, Birol, Osmanlı İmparatorluğu’nda Barut Sanayi 1700-1900, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 2001.
  • Eyice, Semavi, “Baruthâne”, DİA, C. 5, İstanbul 1992, s.94-96
  • Gölen, Zafer, Osmanlı Devleti’nde Baruthâne-i Âmire (XVIII. Yüzyıl), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2006.
  • Gül, Mustafa Fırat, “Aksaray Şehrinin İktisadî Tarihi Hakkında Bir Deneme”, Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı. Çanakkale, S.14, 2013, s.131-158.
  • Gürdal, Ekrem, Karaman Eyaleti’nde Güherçile Üretimi; 968 Numaralı Güherçile Tahrir Defterinin Değerlendirilmesi Ve Latin Harflerine Çevrilmesi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya 2015.
  • Hülagü, M. Metin, “Osmanlı Devleti’nde Güherçile Üretimi ve Kayseri Güherçile Fabrikası, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Kayseri, S. 11, (2001): 73-93.
  • İnce, Yunus, “Kârhâneden Baruthâneye Karaman Eyaleti’nde Güherçile Üretimi (18-19. Yüzyıllarda)”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, XIII/1, 2011, s.11-30.
  • Osmanlı Barut Üretim Teknolojisinde Modernleşme: Azadlu Baruthanesi (1794- 1878), Basılmamış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2013.
  • Konyalı, İbrahim Hakkı, Âbideleri ve Kitabeleri ile Niğde Aksaray Tarihi, C. II, Fatih Yayınevi Matbaası, İstanbul 1974.
  • Kütükoğlu, Mübahat S., “Baruthâne-i Âmire”, DİA, C. 5, İstanbul 1992, s.96-98.
  • Şafakçı, Hamit, Bozkır’da Madencilik (1776-1839), Basılmamış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2013.
  • Yılmaz, Mehmet, “Aksaray’da 1303 Kıtlığı”, II. Uluslararası Aksaray Sempozyumu (26-28 Ekim 2017): Tam Metin Kitabı, Editör, Sami Yıldız, Ayşegül Can, Mehmet Özkaya, Aksaray Üniversitesi Somuncu Baba Tarih ve Kültür Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yayını, Aksaray, 2017, s.415-425.
  • Yörük, Doğan, XVI. Yüzyılda Aksaray Sancağı (1500-1584), Tablet Yayınları, Konya 2005.

Madde Yazar Bilgileri:

Yazar: Tahsin GÜRBÜZ

Anahtar Kelimeler: Aksaray, Barut, Güherçile, Kârhâne.