AKSARAY GÜZELYURT (GELVERİ) TARİHİ KENT DOKUSU VE GELENEKSEL GELVERİ EVLERİNDE MİMARİ TİPOLOJİK SINIFLANDIRMA

1. GÜZELYURT (GELVERİ) ’UN GENEL YERLEŞİM ÖZELLİKLERİ VE TARİHSEL TOPLUM YAPISI
(
GENERAL SETTLEMENT CHARACTERISTICS AND HISTORICAL COMMUNITY STRUCTURE OF GÜZELYURT) 

1.1 Çalışma alanı Güzelyurt (Gelveri)’un yerleşim özellikleri
(Settlement features of Güzelyurt)

Güzelyurt (Gelveri) ilçesi konum itibari ile İç Anadolu Bölgesi’nde, Aksaray iline bağlı bir ilçedir. Kapadokya’nın güney girişinde yer alan Güzelyurt, Aksaray iline 45 km, Niğde iline 80 km ve Nevşehir iline 70 km, sınırları içinde bulunan Ihlara Vadisi’ne 15 km mesafededir. Volkanik Hasan Dağı’nın eteklerinde kurulmuş olan Güzelyurt, deniz seviyesinden 1505 m. yüksektedir[1].

Jeolojik açıdan volkanik bir oluşuma sahip Güzelyurt ve çevresi tüf, andezit, bazalt gibi volkanik kayaçların oluşturduğu eğimli yüzey şekillerine sahiptir [2]. Bu volkanik kayaçların mimari yapı malzemesine kaynak oluşturduğu Güzelyurt, Kapadokya Bölgesinin fiziksel, jeolojik ve mimari özelliklerini gösterir. Güzelyurt kent dokusu, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarını bir arada bulunduran bir yerleşimdir. Aşağı Mahalle, Manastır Vadisi ve Yukarı Mahalle korunması gerekli bu mirasın yoğun ve bir arada bulunduğu yerleşimlerdir.

1.2 Güzelyurt’un Tarihsel Önemi ve Toplumsal Yapıyı Etkileyen Tarih Süreçleri
(Historical Significance of Güzelyurt and History Processes Affecting Social Structure)

Bu bölge ve çevresi tarihin bilinen en eski devirlerinde dahi yerleşim görmüş, çeşitli kültürlerin izlerini barındıran kültürel ve fiziksel değerlere sahiptir. Gelveri’nin tarihi boyunca değişen kültürel kimliğinin izleri mimarisinde görülür. Güzelyurt’taki kaya oyma yapılar ve yer altı şehirleri burada oluşturulmuş en eski mekânlardır. Bu yapılar Hititlere kadar tarihlenebilen ve o dönemin konut yapılarını oluşturur. Hıristiyanlığın doğuşu ve Roma devrinde yayılışı ile birlikte bu coğrafyada halen çok tanrılı dinler mevcuttur. M.S. 64 yılından sonra Kapadokya, Hıristiyanlığı henüz kabul etmemiş Roma İmparatorluğu’nun zulmünden Anadolu’ya kaçan Hıristiyanlar için bir sığınma merkezi durumundadır. Hitit ve eski dönemlerden kalma kaya oyma mekanlar bu dönemde savunma ve sığınma görevlerini üstlenirler. Daha sonraki dönemlerde de hem Hıristiyanlığın kendi içindeki mezhep çatışmaları hem de Arapların baskıları bu savunmayı gerekli kılar. M.S. 312’de Roma’nın Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etmesinden sonra, Hıristiyanlığın değişerek yayılmasına karşı, Ortodoks mezhebinin kurucusu olan din adamları Aziz Basileios ve Aziz Gregorius Gelveri’de manastır hayatının oluşmasına ve yayılmasına sebep olur. Bu iki din adamının öğretilerine inananlar da manastır hayatını benimser böylece Gelveri ve çevresinde manastır hayatı yayılır [3]. Kaya oyma yapıların bir kısmı bu döneme ait manastırlar olarak kullanım görür. Bölge, manastır yaşamının başladığı 350 yılından itibaren tam bir Hıristiyan yerleşmesi durumuna gelmiştir [4].

Kapadokya’nın kültürel gelişimini etkileyen önemli tarih süreçlerinden biri ikonoklast dönemidir. Bizans İmparatoru III. Leon’un 725 yılında tasvirlere tapınmayı yasaklamasıyla başlayan ve ikonoklast-ikonodul (ikon kırıcılık) dönemin izleri bugün de Kapadokya kiliselerinden izlenebilmektedir. Bu durum karşısında bazı Hıristiyan ikon yanlısı keşişler Kapadokya’ya sığınmaya başlar. İkonoklasm hareketi[5] yüz yıldan fazla sürer (726843). Bu dönemde birkaç Kapadokya kilisesi ikonoklasm etkisinde kaldıysa da ikondan yana olanlar burada rahatlıkla gizlenip ibadetlerini sürdürürler. Kapadokya manastırları bu devirde oldukça gelişir. Bölgedeki Müslüman nüfusu ilk defa Selçuklu egemenliğiyle birlikte artış göstermeye başlasa da 1924 nüfus mübadelesine kadar Müslüman nüfus daima azınlıktır. Çünkü bu bölge 1500 yılı aşkın bir tarih sürecinde, Hıristiyan Ortodoks mezhebinin önemli ve köklü bir merkezi olmuştur.

1.3. Güzelyurt (Gelveri)’ta Sosyokültürel ve Toplumsal Yapı
(Sosyo-cultural and Social Structure in Güzelyurt (Gelveri))

Bugün nüfusunun çoğunu yerli Müslüman Türk halkın oluşturduğu Güzelyurt (Gelveri)’un sosyal ve demografik yapısındaki önemli dönüşüm 1923-1924 yılında Türk-Yunan mübadelesi ile başlamıştır. Yunanistan ve Türkiye’nin savaş sonrası çizilen sınırların ötesinde kalan yurttaşlarını toplayabilmek için “mübadele” kararı almasıyla; 1924 yılında Yunanistan’ın Selanik, Manastır, Kozana ve Kesriye bölgelerinden getirilen Türkler Güzelyurt’a, Güzelyurt’ta bulunan Hıristiyanlar ise Yunanistan’ın Kavala yakınlarına, adına sonradan Nea Kalvari dedikleri bir köye yerleştirilmiştir[6].

1924’te Gelveri’deki nüfus verilerinde Türk ve Müslüman halk azınlık durumundadır. Gelveri’de 556 Hıristiyan aile yer alıyorken, yani Hıristiyan nüfusu yaklaşık 2000 kişi iken, Türk ve Müslüman nüfus 250 kişidir[7]. Gelveri’nin, Hıristiyanlığın Kapadokya çevresinde yayılmaya başladığı tarihten Selçuklu Dönemine kadar 750 yıl tamamen, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde ise 850 yıl neredeyse tamamen Hıristiyan nüfusa ait bir yerleşim olduğu söylenebilir. Toplamda Gelveri ve çevresinin 1600 yıl boyunca yerli Hıristiyan nüfusu barındırdığı sonucuna ulaşılır. Mübadeleden sonra ise Gelveri’de Hıristiyan nüfus kalmamıştır. Bundan sonraki dönemde mübadiller ve yerli Müslüman halkın birlikte yaşamı söz konusudur. Selçuklulardan beri Gelveri yöresinin yerli halkı olan Hıristiyan nüfusun etnik kökenini araştırdığımızda, “Rum[8] ” ve “Karamanlı” olmak üzere iki kavram söz konusu olmuştur. Rum ifadesinin; ataları Lidya, Frikya, Roma, Bizans gibi Anadolu’yu tarihte yurt edinmiş olan Grek ve Helen etkisindeki medeniyetler için kullanıldığı, “Romalı” veya “Anadolulu” manalarına geldiği bilinirken, Karamanlıların kim oldukları tartışma konusu olmuştur.

Anadolu’nun Karaman bölgesi ve çevresinde yaşamış olan Ortodoks inancına mensup “Karamanlılar (Karamanlides)”, bu bölgede Anadolu Selçuklularından beri yaşayan, Osmanlı döneminde de varlığını Türk ve Müslüman halkla birlikte sürdürmüş yerli halk olarak tanımlanabilir. Karamanlılar, Karamanlıca adıyla anılan bir dil kullanmışlardır. Kapadokyalı Ortodoks Hristiyanlar tarafından konuşulan Karamanlıca; Grek Alfabesi ile yazılmış, Türkçe okunan bir dildir. Bu dili konuşan Karamanlılar, bazılarına göre Türkleşmiş Rumlar; bazılarına göre ise Selçuklular Döneminde Bizans’la yakın ilişki sonucu Hristiyanlığı benimsemiş Türklerdir. Karamanlılar, Osmanlı belgelerinde “Zımmiyan-ı Karaman” ya da “Karamanian” anılan Karamanlılar, Osmanlıdaki topluluklardan sadece biri olmuştur [9]. Esas yurtları Nevşehir, Niğde, Konya, Isparta, Burdur, Safranbolu ve Antalya olan İstanbul ve Kırım’a da yerleşen Karamanlılar kendilerini “Anadolulu Hıristiyanlar” ya da sadece “Anadolulular” olarak tanımlarlar.

Bir yaklaşıma göre; Karamanlıların, Bizans döneminde ülkeye yerleşen ve Bizans ordusuna paralı askerlik yapan Türklerin (Peçenekler) ardılları olabileceği sanılmaktadır. Karamanlıların da kendilerini “Biz Hıristiyan Selçukluyuz” diye tanıttıkları bilinir[10]. Karamanlıların Türk kökenli olduğuyla ilgili bir görüşte ise; Karamanlıların Anadolu’ ya Malazgirt’ten önce yerleşen Türkler olduğuna ve Bizans etkisiyle Hıristiyan Ortodoks inancını benimsediklerine yer verilmiştir[11],[12] .Yine; 1922-1923 yılları arasında yayınlanan “Anadolu’da Ortodoksluk Sadası” adlı gazete, Karamanlıların Hıristiyan Türkler olduğunu ısrarla savunmuştur. Prof. Dr. J. Eckmann’a göre de Karamanlılar, Hıristiyanlığı benimsemiş Selçuklu Türklerinden başkası değildir[13]. Prof. Dr. E. Zachariadou ise, Anadolu Selçuklularında II. İzzettin Keykavus’un oğullarından Hıristiyanlığı kabul ederek (Veroia’ya yerleşerek) Bizans hizmetine geçenlerinin olduğundan ve bunların zamanla asimile olduğundan söz eder [14].

Karamanlılarla ilgili tartışma konularına bir diğer yaklaşım ise; Konya ve civarında Selçuklulardan sonra devlet kuran Karamanlı Beyinin hâkimiyeti altındaki tüm halklara Türkçeyi zorunlu kılmış olması nedeniyle Rum kökenli Hıristiyan yerli halkın Türkçeyi benimsemesiyle Karamanlıların ortaya çıktığı görüşündedir. Yani bu görüşe göre, Karamanlılar Türk halkı içerisinde asimile olmuş Grek kökenli yerli halktır. Bu halkın isminin de Karamalı Beyliğinden bu nedenle geçtiği savunulmaktadır. Anadolu Beylikleri döneminde Anadolu’daki Rumların asimile olma süreci yaşadığına Nuri Yavuz, Anadolu’da Beylik Dönemi adlı kitabında şöyle yer vermiştir: “Anadolu Beylikleri Döneminde Türklük durmadan Rum unsurlarının tamamen emilip yok edilmesiyle tamamlanıyordu.” Yine Anadolu’daki bu Rum azınlıklarının beylikler dönemindeki asimile olma sürecini ve dillerinin dahi bu süreçte asimile olduğunu ve unutulduğunu anlatan bir görüşünü de Yavuz şöyle ifade eder: “…böyle bir durumda Hıristiyanların bu bölgede (orta ve batı Anadolu) Türk kültürünün daimî bir tesiri altında kalarak ana dillerinin unutmaları pek tabiidir.” [15].

Karamanlılarla ilgili yukarıdaki görüşe benzer bir yaklaşıma göre ise; Selçuklu ve Osmanlı Halkının bir bölümünü Bizans’tan kopup ayrılanların oluşturduğu yer alır. Bizans yönetimine ve baskısına tepki duyan halk gruplarının Selçuklu ülkesine sığındığına dair de iddialar vardır. Bizanslı mültecilerin bu ülkeyi tercih etmelerinde Konya sarayındaki güçlü Ortodoks Rum varlığı etkilidir. Selçuklu rejiminin tam olarak yerleşmesiyle Anadolu’daki yerli Hıristiyan halkın Selçukluyla bütünleştiği bir gerçektir. Selçuklulardaki dinsel hoşgörü ve ekonomik özveri Hıristiyan Anadoluluların Selçukluya entegresini kolaylaştırmıştır[16]. Bu çalışmada Karamanlılar konusundaki tartışmalar incelenerek, bölgede erken Hıristiyanlık döneminden, Bizans’ın sonlarına değin yaşamış halkın köken ve kültürü göz önünde bulundurulmuştur.  Bu yerli halkın, birbirini takip eden tarihsel süreçlerde bu coğrafyadan bir katliam, zorunlu göç vb. olmadan tamamen yok olamayacağı ve bundan sonraki medeniyetlerde de kültürel değişimler etkisiyle varlıklarını sürdüreceği düşüncesine inanılarak ve Türk Devletlerinin fethettikleri topraklar üzerindeki “iskan politikası[17]” göz önünde bulundurularak Güzelyurt (Gelveri) ve çevre coğrafyasındaki erken Hıristiyanlık dönemine değin uzanan, köklü Bizans Hıristiyan kültürünün, sırasıyla Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemlerinde devam eden Türk hakimiyeti altında da yeni kültür etkileşimleriyle birlikte varlığını sürdürmüş olması gerektiği sonucuna ulaşılmış, Karamanlı Hıristiyanlar şöyle açıklanmaya çalışılmıştır: Karamanlılar, Roma ve Bizans kökenli Hıristiyan halkın yaşadığı toprakların, Selçuklu hâkimiyeti altına girmesiyle, buradaki Rum (Grek ve Helen) kökenli Hıristiyanların Türk ve Müslüman halkla karşılıklı sosyal ve kültürel etkileşimlerle beslenerek, Osmanlının sonlarına değin 800 yılı aşkın bir arada yaşamışlığının sonucu oluşmuş Anadolulu bir halktır.

Karamanlıların dillerinin asimile olurken, inanç sistemini yüzyıllar boyu koruyabilmelerini ve bu konuda değişime uğramamalarını tarih süreçlerindeki Selçuklu ve Osmanlı politikalarına değinerek açıklamak gerekmektedir. Kapadokya’da, Selçuklu döneminde genel olarak dinsel hoşgörü hakimken, Osmanlı’da ise 1839 Tanzimat Fermanı ile azınlıklara ait temel hak ve özgürlükler konusunda gelişmeler yaşanmış, 1856 Islahat Fermanı ile de gayrimüslimlere mülk edinme konusunda haklar tanınarak, inanç özgürlüğü kabul edilmiştir ve gayrimüslimlerin ibadet yerlerinin yapımına engel olunmayacağı konusunda kararlar alınmıştır[18]. Buna dayalı olarak Gelveri’deki bazı manastırların, kilise, Hıristiyan okulu mekânlarının inşasının bu dönemde gerçekleşmiş ve gelişmiş olabileceği düşünülmektedir.

2. GÜZELYURT’TA GELENEKSEL MİMARİ KONUT BİRİMİNİN KORUNMASI
(CONSERVATİON OF TRADITIONAL ARCHITECTURAL HOUSING UNIT IN GÜZELYURT)

2.1. Güzelyurt Geleneksel Konut Birimine Yönelik Tanımlama
(Description for Güzelyurt Traditional Housing Unit)

Geleneksel Güzelyurt kent dokusu incelendiğinde konut birimine ait günümüze kalan örneklerden bazılarının 19. yüzyıla ait olduğu bilgisine kitabelerinden ulaşılabilmektedir. Fakat Aşağı Mahalle olarak adlandırılan en erken yerleşimleri barındıran bu bölgedeki ilkel yapıların, Bizans hâkimiyetinin son dönemlerine (M.S. 9. Yüzyıl) değin izler taşıdığı düşünülmektedir. 11 ve 12. yüzyıldan itibaren Selçuklu ve sonrasında da Osmanlı egemenliği altında kalmış bölgenin sakinlerinin, neredeyse tamamına yakını daima Hıristiyan’dır. Bu halk; etnik kökeninin Bizans (Doğu Roma) Dönemine kadar dayandığı düşünülen, ancak Selçuklu ve Osmanlı kültürleri etkisinde uzun yıllar kalarak bu kültürü de kısmen benimsemiş olan Karamanlılardır. Dolayısıyla Gelveri özgün geleneksel dokusunun, Bizans’a kadar ulaşan ve de kısmen doğu kültürlerinin etkisinde de kalarak, yerel kültürlerle beslenerek oluşmuş Anadolu Mimarlığı diyebileceğimiz karma kültürlerin sentezi olarak meydana gelmiş olabileceği yargısına ulaşılır.

2.2. Geleneksel Güzelyurt Konut Biriminin Evrim Süreci ve Plan Tipleri Oluşumu
(Evolution Process and Formation of Plan Types of Traditional Güzelyurt Housing Unit)

Güzelyurt fiziki kentleşme olgusunu; yer altından yer yüzeyine ulaşan ve yeryüzünde farklı biçim ve kurgularla gelişim gösteren bir yapısal evrimleşme süreci ile açıklayabiliriz. Barınma olgusunun yer altından yer üstüne ulaşan ve yeryüzünde devam eden bu sürecinin ilk aşaması kaya oyma (ilkel) yapı toplulukları ile başlar (Şekil 2.1). Gelveri geleneksel konut biriminin tip araştırmasında çalışma kapsamında yapılan sınıflandırmaya ilk kaynak sağlayan veri; Gelveri konut biriminin yer altından yer yüzeyine ulaşması olmuştur

Şekil 2.1. Güzelyurt’ta konut biriminin yer altından yer üstüne çıkışı (Şahin, 2014)

Güzelyurt geleneksel konut birimi, kendi içindeki evrim süreçlerine göre incelenmiştir. Tipolojiyi oluşturmaya kaynak sağlayan bu sınıflandırmada kronolojik veriler kısmen etkili olduğu gibi, mimari, kültürel, estetik, biçim, gelişim ve yapım teknikleri yönüyle benzerlikler dikkate alınmıştır.

 

3. GELENEKSEL GÜZELYURT (GELVERİ) EVLERİ PLAN TİPLERİ
(PLAN TYPES OF TRADİTİONAL GELVERİ HOUSES)

Çizelge 3.1. Geleneksel Güzelyurt (Gelveri) evlerine ait tip şeması (Şahin, 2014)

3.1.Yer Altı ve Doğanın Şekillendirilmesiyle Oluşan Konut Yapıları
(Housing structures shaped by underground and nature)

3.1.1 Kaya Oyma Konut Yapıları (İlkel Yapılar)
(M.Ö. 3000 Hititlerle başlayan – M.S. 397’de başlayıp devam eden Manastırlar Dönemini kapsayan kültürün etkisi)
(Rock-carved housing structures (primitive buildings) (the impact of culture covering theperiod between the Hittites 3000 BC and Monasteries Period AD 397)

Şehrin tarihsel oluşumu ve katmanları araştırıldığında, en erken kaya oyma yapılar olan yer altı şehirlerinin Hititlere kadar dayandığı düşünülmektedir. Bu katmanlar, bugünkü fiziki kent dokusunun altında kalmaktadır. Kaya oyma yapılar bu başlık altında iki şekilde sınıflandırılmıştır. Bunlardan “yer altı şehirleri” en eski tarihsel dönemlere kadar dayanan çoklu ve birbiri ile bağlantılı kaya oyma sığınma ve barınma mekânlarını oluşturmaktadır. İkinci tip sınıflandırma olan “kaya oyma yamaç mekânları (üst dönem kaya oyma mekânlar)” ise, genellikle tekil olarak yapılmış, birbiri ile bağlantısı olmayabilen mağara biçimindeki oyma yapılardır.

Yeraltı Şehirleri

Hititlere kadar uzanan tarih dönemlerinde barınma mekânlarını, tapınakları oluşturan yer altı şehirleri Güzelyurt’un en eski konut yapılarını temsil eder. Yer altı şehirlerinin biçimsel kurgusu incelendiğinde herhangi bir tip oluşumunun bulunmadığı görülür. Bu tür yapılar düşeyde ve yatayda çeşitli şekillerde bir araya gelerek oluşmuştur. Bu yapılar bir dönem, Ortodoks Hıristiyanlar için önemli dinsel merkezler ve de sığınak olarak kullanım görmüş, Anadolu’da manastır hayatının yaşandığı mekânlar olmuşlardır.

İlkel bir hayatın izlerinin çok net okunduğu mekânlar, konut yapılarının cevap verdiği birtakım fonksiyonlara cevap verebilmekteydi. Bu tür yapıların iç mekânları yeme, içme, barınma gereksinimlerini bir ölçüde karşılamaktaydı. Duvar yüzeyindeki çok sayıdaki nişler ve bölmelerin raf, dolap, tezgâh görevlerini taşıdığı gözlenir.  Oyma mekânların zeminindeki bazı oyukların erzakları korumak ve saklamak amaçlı yapıldığı, oyukların aydınlatma ve havalandırma deliklerinin pencere boşluğu görevlerini üstlendikleri, su biriktirmek amacıyla bazı oyma hacimlerin oluşturulduğu ve su yollarıyla bu suyun mekanlar içinde sirkülasyonunun sağlandığı gibi teknik çözümlerin bu ilkel konut yapılarında gerçekleştirildiği görülür.

Kaya Oyma Yamaç Yapıları

Bu tür yapıların çok büyük bir çoğunluğu Güzelyurt’ta Manastır Vadisi’nde yer alır. Bu kaya oyma yamaç yapılarının bir kısmı Erken Hıristiyanlık Dönemine uzanan kilise ve manastır yapılarını, bir kısmı da ilkel kaya oyma konutları oluşturur (Şekil 3.1). Dinsel hayatın günlük yaşamda yoğun ve etkisinin kuvvetli olmasından dolayı bazı kaya oyma yamaç yapılarının hem konut hem de kilise olarak her iki fonksiyona da sahip olduğu kanısına varılır. Birkaç oyma mekândan oluşan yamaç yapılarının olduğu gibi, yer altı şehirleriyle de ilişkili olan bazı yamaç yapılarının olduğu görülebilir.

Şekil 3.1. Kaya oyma yamaç yapısı (Şahin, 2014)

Kaya oyma + erken yığma taş yamaç yapıları

Yer altı şehirlerinden sonra Gelveri evinin yeryüzüne doğru ulaşımında, doğadan kopuşun insan müdahaleleriyle ilk kez belirginleşmeye başladığı yapı sınıfıdır. Kaya oyma yapıların, yığma tekniğinde ve tonoz örtülü olarak inşa edilmiş yarı açık, girişi tanımlayan ve koruyan bir birimle birlikte oluşturulan yapılar veya da kaya oyma mekanların bir yüzeyinin yığma taş duvar ile kapatılmasıyla oluşturulan yapılardır (Şekil 3.2). Tamamı kaya oyma bir mekânın yığma hacimlerle ilk kez geliştirilerek tanımlanmasıyla oluşmuştur. Bu sınıfa ait yapıları Aşağı Mahalle ve Manastır Vadisi’nde yoğun ve bir arada görebilmekteyiz.

Bu yapılarda ilkel kaya oyma konut birimi yığma bir hacimle vurgulansa veya tamamlansa da yapı, mimari estetik ve kütlesel özellikleriyle günümüzdeki konut biriminden uzaktır. Kapı ve pencere boşlukları günümüzdeki konut birimlerinde olduğu gibi düzgün ve modüler formlarını henüz almamıştır. Bu boşluklar daha çok girişi, havalandırmayı ve aydınlatmayı sağlayabilecek, gelişi güzel ve kaya malzemenin elverdiği form ve ölçülerde açılmış delikler şeklindedir.

Şekil 3.2. Kaya oyma+erken yığma taş yamaç yapısı (Şahin, 2014)

3.2.Yer Üstü Konut Yapıları
(Aboveground housing structures)

3.2.1. Erken dönem konut yapıları
(
Early period housing structures)

Yerleşim birimlerinin yer altından yer yüzeyine çıktığı ve doğanın varlıkların oyularak barınaklara dönüştürülmesinin yanında, insana özgü inşa biçimlerinin oluşmaya başladığı dönem, erken dönem yer üstü yapılarının oluşum ve gelişim gösterdiği dönem olarak adlandırılabilir. Bu dönemde başlayarak sonraki dönemlerde de devam ettiği düşünülen erken dönem yer üstü yapıları, teknik ve biçimleniş açısından “kaya oyma + erken yığma taş yapılar” ve de “erken yığma taş yapılar” olarak sınıflandırmak mümkündür.

Kaya oyma + erken yığma taş yapılar

Yapı inşa tekniğinin giderek yeryüzü şekillerinden bağımsız olarak meydana gelmeye başladığı, insanoğlunun doğanın oluşturduğu biçimlerle sınırlı kalmayarak, ona müdahalelerin gelişmeye başladığı dönemdir. Yığma bölüm cephe ve estetik özellikleriyle bir konut biriminin cephe özelliklerini almaya başlamıştır. Kapı ve pencere boşlukları günümüzdeki formlarına benzer biçimdedir. Bu sınıfı, kaya oyma hacimlerle yatay bağlantılı veya düşeyde, kaya oyma üzerine inşa edilmeye başlayan yığma taş konut birimleri oluşturur. Yapı halen topografyanın bir parçası şeklindedir. Yapıların bir, iki veya üç duvarını topografya veya kaya oluşturmaktadır. Yarı açık birçok “tolun[19]” da Aşağı Mahalle’de bu yapı toplulukları arasında bulunması dikkat çeker. Aşağı Mahalle’deki bu doğanın parçası şeklindeki yığma taş yapılar, yamaçlardaki kaya oyma yapılar ve tol olarak adlandırdığımız tonoz formundaki tekil yapıların iç içe ve ilişkiler halinde konumlanması, bu yapıların birbiri ardını takip eden yakın dönemlerde bir arada kullanılmış olabileceğinin bilgisini vermektedir.

Şekil 3.3. Kaya oyma+ erken yığma taş konut birimi (Şahin, 2014)

Yığma yapıların ilçedeki erken örneklerini oluşturan bu yapılardan bir bölümü, tonoz örtülü ve dikdörtgene yakın planlı bir yığma hacim ve altındaki kaya oyma hacimden oluşmuştur. Bu biçimlenişin daha sonraları, zemin katları “tol” mekânı ile ilişkili bazı geç dönem ve yakın dönem konutlarındaki yarı açık mekân kullanımına kaynak oluşturduğu fikrine ulaşılır. Bununla birlikte, iki katlı yığma yapılarda zemin katın bir bölümünün yarı açık bir “örtme” mekânı olarak kullanılması geleneğini de yine geçmişteki bu biçimlenişin doğurmuş olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca, erken dönem yapılarının temel oluşturduğu gözlenen diğer bir biçimleniş ise, kaya oyma hacimlerin girişlerini tanımlamak ve korumak için yapılan yarı açık ve tonoz örtülü mekanlardır. Aşağı Mahalle Manastır Vadisinde yoğun olarak görülen bu biçimlenişin, sonraki dönem yapılarındaki giriş eyvanı mekanına kaynak oluşturduğu ortaya çıkmaktadır.

Erken yığma taş yapılar

Erken yığma taş yapılar sınıflandırmasında ele alınan konutlar yoğun olarak Güzelyurt Aşağı Mahalle’de bulunan geleneksel konutlardır. Biçimleniş olarak doğadan kopuşun tamamen gerçekleşmeye başladığı, kaya oyma hacimlerin bulunmadığı tek katlı, yonu taşından yapılan gelişmemiş yığma yapılardır (Şekil 3.4). Bu biçimlenişte tek katlı yığma yapılar dikdörtgen veya kareye yakın formlarda, çoğunlukla tonoz örtü ile geçilen tek bir oda mekânı olarak inşa edilmiştir. Üzeri toprak ile örtülen bu hacimler genellikle büyük ebattaki kaba yonu taşlardan harçsız veya toprak harcı kullanılarak yığma tekniğinde inşa edilmiştir.  Erken yığma taş yapılardan yakın döneme tarihlenenleri olsa da yapım tekniği ve mimari biçimleniş açısından bu sınıfta ele alınmıştır. Yığma yapıların bölgedeki en erken şekilleri olan, tek katlı kabaca yontulmuş taşlardan inşa edilen bu mekânların açık olan ön yüzlerinde genellikle bir kapı boşluğu ve küçük pencere boşluğu bırakılmıştır.

Şekil 3.4. Erken yığma taş yapı (Şahin, 2014)

3.2.2. Geçiş dönemi konut yapıları
(
Transition period housing structures)

Bu tür yapılar sahip oldukları sütunlu (revaklı) yarı açık, girişi ve ön cepheyi vurgulayan mekânlarıyla özelleşerek ayrı bir sınıfta ele alınmıştır. Bazılarının doğuya yönlendirilmiş olduğu bu yapıların konut + ibadet mekânı olarak kullanıldığı kanısına varılmaktadır. Yarı açık revaklı dış sofa ve genellikle şehre hâkim yüksek bir yerde konumlanmış olmaları bu yapıların ortak özelliklerini oluşturmaktadır. Kentte çok az örneğinin kaldığı tespit edilen yapı tipinin alt sınıfları; revaklı dış sofalı zemin üzeri tip, revaklı iç sofalı kaya oyma üzeri tip, revaklı dış sofalı yüksek tip olarak belirlenmiştir. Tarihlendirmenin tam olarak yapılamadığı yapıların en erkenlerinin 17 ve gelişmişlerinin 18-19. yüzyıllara ait olabileceği düşünülmektedir.

Revaklı dış sofalı zemin üzeri tip

Zemin üzerine tek kat olarak konumlanmışlardır (Şekil 3.5). Bir kapalı ve bir yarı açık hacimleri bulunur. Günümüzde ilçede sadece iki örneği bulunmaktadır.

Şekil 3.5. Revaklı dış sofalı zemin üzeri konut (Şahin, 2014)

Revaklı iç sofalı kaya oyma üzeri tip

Kaya oyma hacimlerin üzerine inşa edilmiş revaklı iç sofaya sahip yapı tipidir (Şekil 3.6). İlçede bir adet bulunmaktadır. Envanter çalışmalarında da yer verilen bu örneğin mekânsal açıdan diğer tiplerden oldukça farklı olduğuna rastlansa da benzerliğinden dolayı bu sınıfta ele alınmıştır. Yapının alt katında kaya oyma birimler bulunmaktadır. Bu birimler kaya merdivenle üstteki yaşama alanına ulaşmaktadır.  Yapıyla ilişkili kaya oyma alt birimlerin ibadet ve de servis mekanları olabileceği düşünülmektedir.

Şekil 3.6. Revaklı iç sofalı, kaya oyma üzeri konut (Şahin, 2014)

Revaklı dış sofalı yüksek tip

Yığma bir zemin kat üzerine inşa edildiğinden dolayı yüksek tip olarak adlandırılır. İlçedeki tek örneği halk arasında da akropol olarak adlandırılmaktadır.

Şekil 3.7. Revaklı dış sofalı, yüksek tip konut birimi (Şahin, 2014)

3.2.3. Geç dönem yapıları (1600-1900, Osmanlı Kültürü ve Barok etkisi altındaki yapılar)
(
Late period housing structures (structures under the influence of the Ottoman culture and theBaroque period, 1600–1900)

Genellikle yığma taş tekniğinde iki katlı olarak inşa edilmiş birimlerdir. Alt katın kaya olduğu bazı örneklere de rastlanır. Önceki dönem yapım tekniklerinde kullanılan yonu taş ile birlikte düzgün kesme taşlar bu dönemde daha fazla kullanılmaya başlanmıştır. Bölgenin genel karakterini oluşturan atkılı tonoz üzeri toprak dam olan üst örtü biçimi geç dönem yapılarında da kullanılmıştır. Ender rastlanan birkaç örnekte ahşap kirişlemeli örtüye de rastlanmıştır. Bu örneklerde, üst örtü büyük ölçüde yıkık veya tamamen yıkılmış durumdadır. Böylece tonoz örtü üzeri toprak damın dışında, ahşap kirişlemeli örtü sisteminin de geleneksel mimaride nadiren kullanıldığının fakat bu örtülerin çok azının günümüze ulaştığının fikrine varmaktayız. Geç dönem yer üstü konut birimlerinde gelişen estetik anlayışı ve kütlesel özellikler dikkat çeker. Önceki dönem yapılarından daha zarif ve estetik kütlesel oluşumlara sahip bu yapılar, kapı ve pencere boşluklarıyla biçimsel olgunluğa ulaşan, motif ve işçiliklerle süslenen cephelere sahiptir. Cephe karakteri, cepheleri süslemeye başlayan, kat silmeleri, kapı ve pencere boşluğunu oluşturan kemerli formlar, bu boşlukları vurgulayan bezemeler, nefeslik pencereleri, bitkisel ve dairesel geometrik motiflerin kullanımı ile gelişmiştir. Bu özelliklerinde dolayı geç dönem yapılarının, Barok tarzı etkisi altındaki 16001900 yılları arasına tarihlendirilebileceği düşünülmektedir. Mekânsal oluşum da bu dönemde farklılaşarak gelişmiştir. Konut birimi tek odalı ve bazen de kaya oymalı birimlerin dışında artık; birden fazla odanın, geçiş mekânlarının, çoğunlukla bir avlunun ve servis birimlerinin bulunduğu, özel mülkiyeti tanımlayan ve sınırlayan yaşam alanıdır. Alt kat daha özensiz inşa edilmiş ahır veya depo görevindedir. Yatayda yer alan kaya oyma bazı hacimlerin sebebi ise, topografyanın sağladığı imkanların kullanılmak istenmesi olabileceği gibi, daha önceki dönem yapıları olan oyma birimlerin devamı şeklinde inşa edilen yığma yapılar da olabilmektedir. Geç dönem konut yapıları kendi içinde sofasız tip, aralıklı sofalı tip ve iç sofalı veya yatay gelişim gösteren tip olarak sınıflandırılmıştır.

Sofasız tip

Bu yapı sınıfındaki geç dönem konutları, genellikle alt kattı depo, ambar veya ahır olarak kullanılan bir yığma hacmin üzerine sofasız, bir veya iki oda mekânından oluşan bir kullanım katı ile yapılmıştır (Şekil 3.8). Alt kat ve üst kullanım katı birbirinden bağımsız çalışır. Topografyadan dolayı kullanım katına avlunun yanındaki bir merdivenden veya damın üzerinden ulaşılır.  Aşağı Mahalle’de yoğun görülen bu tipin, cephe süslemeleri ve biçimlenişi bu sınıfa ait karakteristik özellikleri oluşturur (Şekil 3.8).

Şekil 3.8. Geç dönem sofasız tip konut birimi plan örneği (Şahin, 2014)

Aralıklı tip

Bu sınıftaki yapılar kullanım katının biçimlenişi ile sofasız tipten ayrılır. Altta yine servis mekanına ait genellikle yığma veya kaya oyma bir hacim bulunurken üst kullanım katında iki oda ve bu odaları birbirine bağlayan, aralık olarak tanımlanan bir ara mekân mevcuttur (Şekil 3.9). Geç dönem aralıklı tip konut yapılarındaki bu aralık mekânı, henüz çok gelişmiş bir kullanım mekânı değil, sadece geçişi sağlayan bir mekan olarak karşımıza çıkmıştır. Alt kat ve üst kullanım katı genellikle birbirinden bağımsız olarak çalışır.

Şekil 3.9. Aralıklı geç dönem konut (Şahin, 2014)

İç sofalı veya aralıklı yatay gelişim gösteren tip

Alt katın genellikle yığma veya kaya hacimlerden oluştuğu geç dönem iç sofalı yatay gelişim gösteren tipte, kullanım katı bir sofa mekânı etrafında yer alan oda mekanlarından oluşmuştur. Bazı örneklerde odaların yatayda kaya oyma mekanlarla ilişkili olduğu örnekler de vardır. Bu tür yapıların bir dönem yapısı olan mevcut kaya oyma yapıların devamı şeklinde yapılarak gelişim gösterdiği düşünülebilmektedir (Şekil 3.10).

Şekil 3.10. Aralıklı yatay gelişim gösteren geç dönem konut birimi planı (Şahin, 2014)

3.2.4. Yakın dönem konut yapıları (19. yüzyıl gelişmiş yapıları ve 20. yüzyıl ilk çeyreği yapıları)
(
Recent period housing structures (advancedstructures from the nineteenth century and structures from the first quarter of the twentieth century)

Günümüze en yakın zaman diliminde yapılan geleneksel konut birimleri bu sınıflandırma ile incelenmiştir. Yapılan tarihsel incelemelerde bu sınıfta yer alan geleneksel konut yapıları genellikle 19. Yüzyıl sonları ve 20. Yüzyıl başlarına tarihlendirilebilmektedir. Mekân oluşumları incelendiğinde bu sınıflandırmada yer alan yapıların plan tipolojisinin geç dönem konut yapılarının gelişmiş formları oldukları görülür. Yakın dönem geleneksel konut yapılarını, kütlesel olarak oldukça büyük, geniş hacimli mekanlardan oluşan, bazen iç sofadan ulaşılan gömme bir balkona sahip, genellikle sivri kemerlerle giriş eyvanlarının vurgulandığı, geç dönem yapılarına nazaran bezemelerin yoğun olarak uygulanmadığı, estetik kaygının yerini kütlesel kaygı ve devasallığın aldığı yapılar olarak tanımlayabiliriz.

Yakın dönem geleneksel konut yapılarından bir kısmında ise, üst örtü daha farklı biçimlenmiştir. Atkılı tonoz örtü ile geçilen açıklıklar düz toprak dam yerine, dışarıdan birbiri ardına iki yöne kırılan bitişik üç beşik çatı formundan oluşan bir çatı sistemi ile kapatılarak Marsilya kiremidi kaplanmıştır. Gelveri yakın dönem geleneksel konut mimarisini; odalardan direkt geçişli sofasız tip, iç sofalı tip ve iç sofalı yatay gelişim gösteren tip olarak incelemek uygun olacaktır.

Odalardan direkt (doğrudan) geçişli sofasız tip

Sofa gibi ortak bir mekân olmadan, odaların direkt birbiri ile bağlantılı olduğu plan tipini içeren kullanım katına sahip konut yapılarıdır (Şekil 3.11). Bu yapılarda genellikle bir avlu ile sokak bağlantısı sağlanmıştır. Odalar geç dönem yapılarına göre daha geniş ve birbiri ardına gelen bir biçimleniş göstermiştir.

Şekil 3.11. Odalarda direkt geçişli sofasız yakın dönem konut (Şahin, 2014)

İç sofalı tip

Sofanın iki yanında oda mekanlarının ortasında yer almasıyla oluşan kullanım katı mevcuttur (Şekil 3.12). Yakın dönem konut yapılarında sofa, oda mekanları gibi gelişmiş bir kullanım alanıdır. Bazı örneklerde ise, bu iç sofadan ulaşılan bir balkon yer alır. Bu yapılarda cephede genellikle simetri hakimdir.

Şekil 3.12. İç sofalı yakın dönem konut (Şahin, 2014)

İç sofalı yatay gelişim gösteren tip

Bu yakın dönem konutlarında plan tipi öncekilere göre farklılaşır. Bir iç sofa mekânı etrafında konumlanan oda mekanlarında oluşur (Şekil 3.13). Tek katlıları olabildiği gibi, alt katı yığma ve de kaya oyma hacimleri de barındıran yakın dönem iç sofalı yatayda gelişim gösteren yapı tiplerine rastlanabilir.

Şekil 3.13. İç sofalı yatay gelişim gösteren yakın dönem konut (Şahin, 2014)

KAYNAKLAR

  • Hild, Friedrich, And Restle, Marcell, Das Byzantinische Strassensystem in Kappadoken, Wien, 1981.
  • Konyalı, İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleri ile Niğde Aksaray Tarihi, İstanbul, 1974
  • Sunay, Serkan, Aksaray Güzelyurt Manastır ve Kiliseleri, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı, Ankara 2008, s:6-17
  • Unutmaz, Manastır Yaşamının Doğduğu Kent: Güzelyurt, Focus Dergisi, Hürriyet Ofset Matbaacılık, 1996, Sayı-8: 88-92.
  • İşçen, Yavuz, Anıların Emanet Edildiği Yer: Güzelyurt, Peribacası Dergisi, Ankamat Matbaacılık, Ankara, 2007, 2: 44-50.
  • Küçük Asya Araştırmaları Merkezi, Göç, Rumların Anadolu’dan Mecburi Ayrılışı 1919-1923, Sena Ofset, 2004.
  • Özdem, Oğuz, Biz Vatanımıza Hasret Öldük Yavrularım, Ankara: Yurt Kitap-Yayın, 2007, s: 27-33.
  • Zachariadou, Elizabeth, II. İzzeddin Keykavus un Veroia daki Hristiyan Torunları. Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, 2007, 21, 245-257
  • Yüce, Nuri, Karamanlı Türkleri. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 2010, s:155-164
  • Yavuz, Nuri, Anadolu’da Beylik Dönemi-Siyasi Tarih ve Kültür. Ankara, Cantekin Yayıncılık, 1998, s:130
  • Yalçın, Semih, Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri. Ankara: Berikan Yayınevi, 2010, s: 5864.
  • Yüzgeçer, Hatice,  Türk tarihi üzerine doğrudan iletişim. Aksaray Üniversitesi, Aksaray 2014.
  • İnternet:URL:http://www.webcitation.org/query?url=http%3A%2F%2Ftr.wikipedia.org%2Fwiki%2FKaramanl%25C4%25B1lar_%28Ortodoks%29&date=2014-05-07 Son Erişim Tarihi: 07.05.2014
  • İnternet:URL:http://www.webcitation.org/query?url=http%3A%2F%2Fwww.aksaraykulturturizm.gov.tr%2Fbelge%2F1-70055%2Fpers-donemi-ve-kapadokya kralligi.html&date=2014-05-07Son Erişim Tarihi: 07.05.2014
  • İnternet:URL:http://www.webcitation.org/query?url=http%3A%2F%2Fcografyabilimi.net%2Fturkiyenin-daglari-ve-cografi-dagilislari%2F&date=2014-05-07  Son Erişim Tarihi: 07.05.2014
  • İnternet:URL: :https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0konoklazm Son Erişim Tarihi: 10.09.2016
  • [1]İnternet:URL:http://www.webcitation.org/query?url=http%3A%2F%2Fwww.aksaraykulturturizm.gov.tr%2Fbelge%2F1-70055%2Fpers-donemi-ve-kapadokya kralligi.html&date=2014-05-07
  • [2]İnternet:URL:http://www.webcitation.org/query?url=http%3A%2F%2Fcografyabilimi.net%2Fturkiyenin-daglari-ve-cografi-dagilislari%2F&date=2014-05-07
  • [3] Friedrich, Hild And Marcell, Restle, Das Byzantinische Strassensystem in Kappadoken, Wien, 1981.
  • [4] Unutmaz, Manastır Yaşamının Doğduğu Kent: Güzelyurt, Focus Dergisi, Hürriyet Ofset Matbaacılık, 1996, Sayı: 8, 88-92.
  • [5] https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0konoklazm:
  • İkonoklasm; bir kültürün kendi dini ikonlarına ve diğer sembollerine ya da anıtlarına dini ya da politik güdülerle planlı saldırısıdır. Genellikle aynı dinin hizipleri arasında mezhepsel çekişmelerin sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
  • [6] Yavuz, İşcen, Anıların Emanet Edildiği Yer: Güzelyurt, Peribacası Dergisi, Ankamat Matbaacılık, Ankara, 2007, 2: 44-50.
  • [7] Küçük Asya Araştırmaları Merkezi, Göç, Rumların Anadolu’dan Mecburi Ayrılışı 1919-1923, Sena Ofset, 2004.
  • [8]https://tr.wikipedia.org/wiki/Rum: Rumlar, Anadolu’daki Bizans (Doğu Roma) egemenliğinden sonra, Yunan dilini ve ortodoks hristiyanlığı benimsemiş eski Anadolu uygarlıklarının kalıntıları olan çeşitli halklardan meydana gelmektedir. Rum sözcüğü etimolojik ve tarihsel kullanılışıyla Roma‘dan kaynaklanmıştır. Bu sözcükle “Roma İmparatorluğu”, “Roma İmparatorluğunda yaşayan kimse”, “Romalı”, “Arap ilinden başka ilden olan kimse”, “Anadolulu”, “Osmanlı” gibi anlamların karşılığıdır.
  • [9]İnternet:URL:http://www.webcitation.org/query?url=http%3A%2F%2Ftr.wikipedia.org%2Fwiki%2FKaramanl%25C4%25B1lar_%28Ortodoks%29&date=2014-05-07
  • [10] Oğuz, Özdem, Biz Vatanımıza Hasret Öldük Yavrularım, Ankara: Yurt Kitap-Yayın, 2007, s: 27-33.
  • [11] Elizabeth, Zachariadou, II. İzzeddin Keykavus’un Veroia’daki Hristiyan Torunları. Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, 2007, 21, 245-257
  • [12] Nuri, Yüce, Karamanlı Türkleri. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 2010, s:155-164
  • [13] Oğuz, Özdem, Biz Vatanımıza Hasret Öldük Yavrularım, Ankara: Yurt Kitap-Yayın, 2007, s: 27-33
  • [14] Elizabeth, Zachariadou, II. İzzeddin Keykavus’un Veroia’daki Hristiyan Torunları. Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, 2007, 21, 245-257
  • [15] Nuri, Yavuz, Anadolu’da Beylik Dönemi-Siyasi Tarih ve Kültür. Ankara, Cantekin Yayıncılık, 1998, s:130
  • [16] Oğuz, Özdem, Biz Vatanımıza Hasret Öldük Yavrularım, Ankara: Yurt Kitap-Yayın, 2007, s: 27-33
  • [17] Nuri Yavuz, Anadolu’da Beylik Dönemi-Siyasi Tarih ve Kültür. Ankara 1998, s:130-13:
  • [18] Semih, Yalçın, Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri, Ankara: Berikan Yayınevi, 2010, s: 5864.
  • [19] Tol Aksaray yöresinde; yerleşim yeri, küçük yerleşim birimi anlamına gelecek biçim kullanılmaktadır. Aksaray’a bağlı Selecitol, Aratol köylerinin yerleşim yeri manasına gelen tol kelimesiyle birleşerek bu ismi aldığı düşünülür.  Geleneksel adıyla bu yörede tol olarak adlandırılan mekân ise, tek açıklıklı tonoz formundaki yığma hacimlerdir. Bunlar geleneksel evlerin servis mekânları olarak kullanılmıştır.

Madde Yazım Bilgileri
Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ebru ŞAHİN MERCİMEK

Anahtar Kelimeler: Güzelyurt (Gelveri); Geleneksel ev; Koruma; Karamanlılar.