CEMÂLEDDÎN AKSARÂYÎ’NİN (ö. 791/1388) HÂŞİYE ALE’L-KEŞŞÂF’I OLARAK KAYITLARA GİRMİŞ, GERÇEKTE CEMALEDDİN İSHAK EL-KARAMANİ’İN (ö. 933/1527) HAŞİYE AL ENVARU’T-TENZİL ADLI ESERİNİN KAYNAKLARI

HAŞİYE ALÂ ENVARU’T-TENZİL’İN KAYNAKLARI

HAŞİYE ve MÜELLİFİ

Manisa İl Halk Kütüphanesi, Manisa Akhisar Zeynelzade Koleksiyonu 45 Ak Ze 422 numaralı arşivde kayıtlı CemaleddinAksarâyî (ö. 791/1388)’ye nispet edilen Hâşiyeale’l-Keşşâf ‘tır. Ayrıca bu el yazma nüshasının başında “TefsiruCemaleddinAksarayî” ifadesi yer alırken “çok güzel bir tefsir şerhidir.”[1]denilmektedir. El yazma nüshayı okuduğunuz zaman:

  • El yazma eserin, Zemahşerî’nin, el-Keşşâf an Hakâikı’t-Tenzîl ve Uyûni’l-Ekâvîl fî Vücûhi’t-Tenzîl,üzerine yazılmış bir şerh değil, Beyzâvî’nin, Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl adlı eseri üzerine yazılmış bir şerh olduğunu müşahede ettik.
  • Eserin I. Murad devrinde dinî edebî ve aklî ilimler alanında ün yapmış alimlerden biri olan CemaleddinAksarâyî[2] (ö. 791/1388-89)’ye ait olmayıp CemaleddinAksarayi’yenisbetleCemalî veya Cemâlizâdeler diye bilinen aileye mensup olup,Cemal Halife diye şöhret bulmuş[3] olan Cemâleddinİshâk el-Karamânî (ö. 933/1527)’ye ait olduğu kanaati oluşmuştur. Çünkü müellifin yararlandığı kaynaklar arasında Cemaleddin Aksarâyî’den(ö.791/1388)sonra yaşamış müelliflerin eserleri de söz konusudur. Örneğin Şehabeddin Sivasî ‘nin (ö. 860/1456 [?]) Uyunü’t-Tefâsirli’l-fudalâi’s-Semâsir adlı eseri kaynakları arasındadır.[4]

 

CEMÂLEDDİN İSHÂK EL-KARAMÂNÎ (Ö. 933/1527)

Cemaleddin Aksarayi’ye nisbetle Cemâli veya Cemâlizadeler diye bilinen aileye mensup olup Cemal Halife diye şöhret bulmuştur. İbrahim Hakkı Konyalı, onun Aksaray’da Cemaleddin Aksarayi Medresesi’nde başladığı tahsilini Konya’da sürdürdüğünü kaydeder. İlim için Buhara’ya gidip Muhammed Kerrari’nin ilim halkasına katıldı. Daha sonra İstanbul’da Kadızade Mevla Kasım’dan ders aldı ve Muslihuddin Kastallani’ye danişmend oldu. Şeyh Hamdullah’tan hat meşkeden ve Yakut el-Müsta’sım’ı üslubu nesihte usta hattatlar arasına giren Cemaleddinishak hat derslerini Amasya’da almış olmalıdır. Bu sahada şöhreti saraya ulaşınca Fatih Sultan Mehmed kendisine İbnü’l-Hacib’in el-Kafiye adlı kitabını istinsah ettirdi. Daha sonra tasavvufa girdi.  Konya’ya gelerek burada irşat faaliyetlerine devam etti. İstanbul’a tekrar dönen Karamani akrabası Vezir Pîrî Mehmed Paşa’nın Zeyrek’te kendisi adına yaptırdığı tekkeye yerleşti. Burada  933’te (1527) İstanbul’da vefat etmiş ve Sütlüce’deki tekkesinin yakınına defnedilmiştir.

Cemaleddin İshak Karamani’nin tefsir, hadis. tasavvuf, gramer gibi alanlarda te’lif, tercüme, şerh ve haşiye türü çeşitli eserleri ve Arapça kasideleri bulunmaktadır. Eserlerini genellikle Arapça olarak yazmıştır.[5]

KAYNAKLARI

Başlangıç kısmı, Fatiha ve Bakara surelerinin tefsirleri yer almayan bu nüshayı incelediğimiz zaman oluştuğu çağın karakteristik özelliklerini taşıdığını görürüz (Bknz. Tam metin). Bilindiği üzere Osmanlı alimleri özellikle Zemahşerî’nin, el-Keşşâf an Hakâikı’t-Tenzîl ve Uyûni’l-Ekâvîl fî Vücûhi’t-Tenzîl,üzerine ve Beyzâvî’nin, Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl adlı eseri üzerine çok sayıda ta’lik ve hâşiye yazmışlardır.[6] Elimizdeki nüsha da Beyzâvî’nin, Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl adlı eseri üzerine yazılmış haşiyelerden biridir. Kullandığı dil ve kaynaklardan yalnız medrese ehlinin değil toplumun diğer kesimlerinin de dikkate alınarak yazıldığı anlaşılmaktadır. Müellifin bu niyetini Haşiyesine aldığı şu sözler daha net ifade ediyor: Ömrümüz Arapça Sibeveyh ve Ahfeş’e ait terkipleri tashih ile geçti, bir an olsun Hâlıkımıza mensup vücudumuzun terkiplerine bakmadık.[7]

Bu haşiyede Cemaleddin İshak Karamani’ni Beydavi tefsirinde izaha muhtaç bazı yerleri izah etmiştir. Kendisi de dil açısından bir kısım tahlillerde bulunmuştur.[8] Mevlan’ın Mesnevi’sinden[9] isim vererek farsça alıntılar yaptığı gibi Yunus Emre[10]ve diğer şairlerin şiirlerinden de isim vermeyerek Farsça ve Türkçe alıntılar yapmıştır.[11]

Bu eser nakil ve derleme yönü ağır basan bir eserdir. Gerek Beydavi’nin metnini açıklarken gerekse diğer kaynaklardan aldığı nakilleri aktarırken en küçük bir tenkitte bulunmamıştır.

Cemaleddin İshak Karamani’nin sûfi meşrep olması nedeniyle Muhammed b. Musa el-Ezdî es-Sülemî (325-412/936-1021) olmak üzere işâri tefsirlerden nakiller yapmış, bazen de Kendisinden önceki sûfilerin izahlarına dayanarak tasavvufî işarîmâhiyette yorumlarda bulunmuştur.[12]

Müellifin Eserinde En Fazla Yaralandığı Kaynaklar Şunlardır:

Haşiyede hemen hemen her ayetin tefsiri yapılırken şu sıralama gözetilmiştir:

Beydavi’den ilgili ayetin yorumu tam olarak verilmiş, müellif ihtiyaç duyduğu bir takım kelimelere anlam vermiş ve dil tahlili yapmıştır. Hemen arkasından Bagavî’nin “Meâlimu’t-Tenzîl”linden (fi’l-Mealim:في المعالم) şeklinde nakilde bulunmuş bunu takiben, es-Semerkandî (ö. 373/983)’nin Tefsîrü’l-Ķur’ân’i’l-Kerîm’den (fi EbiLeys: في ابي الليس) şeklinde alıntı yaptıktan sonra es-Sülemî”nin “Hakâiku’t-Tefsir”inden (fi’s-Sülemi: في السلم) şeklinde  nakilde bulunmuştur. Bunların dışındaki kaynaklara ihtiyaç duyduğunda başvurmuştur. Bu anlamda bu Haşiye’yeBeydavi, es-Semerkandi, vees-Sülemi tefsirlerinin bir derlemesi diyebiliriz.[13] Bu açıklamadan sonra müellifin yararlandığı başlıca kaynakları şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Ebû Muhammed el-Huseyn b. Mes’ud b. Muhammed b. el-Ferrâ eş-Şâfi’î el-Bagavî’nin “Meâlimu’t-Tenzîl” adlı tefsiri:

 Hemen hemen her ayetin tefsirinde bu eserden nakiller yapar, bazı ayetlerde Bagavî’nin yorumunu en ufak bir değişiklik yapmadan olduğu gibi alır. Bazı ayetler de ise yorumun bir kısmını alır.

  • Muhammed b. el-Huseyn b. Muhammed b. Musa el-Ezdî es-Sülemî(325-412/936-1021)’nin “Hakâiku’t-Tefsir”i:

Yüce Allah’ın sıfatları vb. konulara taalluk eden ayetlerin hemen hemen hepsinde Karamani Sülemi’nin bu tefsirden nakillerde bulunmuştur. Bilindiği gibi Sülemî bu tefsirinde kendi fikirlerinden ziyâde, kendisinden evvelki sûfî tevillerin aktarıcısı durumundadır. Çeşitli sûfî te’villeri bir araya getirerek toplamış, zamanındaki ve kendinden önceki Sûfîlerin anlayış, düşünüş ve duyuşlarının kaybolmasına mani olmuş ve onları bir tertip altında toplamıştır. Karamani ise sülemi’nin bu nakillerini eserine olduğu gibi almıştır.[14]

  • Ebü’l-Leysİmâmü’l-hüdâNasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrâhîm es-Semerkandî (ö. 373/983)’ninTefsîrü’l-Ķur’ân’i’l-Kerîm (TefsîruEbi’l-Leyŝ es-Semerķandî). Bazı kaynaklara ve Şamile’ye göre Bahru’l-Ulum adlı eser.
  • ŞehâbeddinSivâsî(ö. 860/1456 [?]’nin “Uyûnü’t-Tefâsîrli’l-Fużalâǿi’s-Semâsîr” adlı eseri.[15]
  • Muhammed bin. Necip Karahisari’nin(ö.950) “Ravnagu’t-Tefasir” adlı eseri.[16]
  • Zemahşerî’nin, “el-Keşşâf an Hakâikı’t-Tenzîl ve Uyûni’l-Ekâvîl fî Vücûhi’t-Tenzîl” isimli eseri bu eserden genelde dil olarak nakillerde bulunmuştur.[17]

KAYNAKÇA

  • Aksarayi, Cemaleddin, Haşiye Ale’l-Keşşaf, (Yazma), Manisa İl Halk Kütüphanesi Manisa Akhisar Zeynelzade Koleksiyonu 45 Ak Ze 422.
  • Ay Mahmut, “Osmanlı Geleneğinde Tefsir Faliyetleri”, M. Akif Koç (ed), Tefisr El Kitabı, (Ankara: Grafiker Yayınları, 2015, 3. baskı) içinde.
  • Mustafa Öz, “CemaleddinAksarayı”, DİA, İstanbul,1993.
  • Reşat Öngören “Cemalettin İshak Karamani”, DİA, İstanbul, 2001.
  • [1]CemaleddinAksarayi, Haşiye Ale’l-Keşşaf, (Yazma), Manisa İl Halk Kütüphanesi Manisa Akhisar Zeynelzade Koleksiyonu 45 Ak Ze 422, v.1a.
  • [2] Mustafa Öz, “CemaleddinAksarayı”, DİA, VII.308.
  • [3] Reşat Öngören “Cemalettin İshak Karamani”, DİA, XXIV, 449.
  • [4]CemaleddinAksarayî, a.g.e., v. 17b; Ayrıca Sivasi’nin“Uyunü’t-Tefâsirli’l-fudalâi’s-Semâsir” adlı eserinde alınan  buradaki alıntı ile http://www.kadl.sa (المكتبة اللرقمية) sitesinde var alan el yazma kopyasının 40. Varağının ikinci yaprağının 20. satırındaki metin örtüşmektedir.
  • [5]Reşat Öngören “Cemalettin İshak Karamani”, DİA, XXIV, 449.
  • [6] Ay Mahmut, “Osmanlı Geleneğinde Tefsir Faliyetleri”, M. Akif Koç (ed), Tefisr El Kitabı, (Ankara: Grafiker Yayınları, 2015, 3. baskı) içinde, s. 293.
  • [7]CemaleddinAksarayî, a.g.e., v. 163b,177a.
  • [8]CemaleddinAksarayî, a.g.e., v. 31b.
  • [9]CemaleddinAksarayî, a.g.e., v. 13a,19,b.
  • [10]CemaleddinAksarayî, a.g.e., v. 13a.
  • [11]CemaleddinAksarayî, a.g.e., v. 13a,19b, 24b,58a.
  • [12]CemaleddinAksarayî, a.g.e., v. 47a,56a.
  • [13]Örneğin v. 23a’da geçen Al-i İmran 45. Ayetin yorumu önce Beyzavi olduğu gibi verilmiş arkasında Begavi, Ebulleys ve Sülemi’deki yorumları olduğu gibi verilmiştir.
  • [14] V. 21a ve 21b’de geçen Al-i İmran 49. Ayetinin yorumu bu konuda önemli bir örnek teşkil etmektedir.
  • [15]CemaleddinAksarayî, a.g.e., v. 11a, 14a, 15a,25b, 32a, 33b, 37a, 39a, 48a, 50a, 58b,61b, 72b, 83b, 93a, 99a 107b, 109b, 111a ,220a.
  • [16]CemaleddinAksarayî, a.g.e., v. 15b,203a, 203b, 207a, 215b.
  • [17]CemaleddinAksarayî, a.g.e., v. 150b, 219a, 223a.

Madde Yazım Bilgileri:
Yazar: Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Sami YILDIZ
Anahtar Kelimeler: Beyâvî, Zemahşerî, el-Keşşâf, Aksarâyî.