Mahabbetnâme
Edebî Eserler

h. 893 / 1487-88 yılında vefat ettiği tahmin edilen Yûsuf Hakîkî Baba’nın yazdığı eserlerin içinde en tanınmışlarından birisi olan Mahabbetnâme, 3696 beyitten oluşan ve mesnevi nazım biçimiyle yazılmış bir eserdir. Şu an elimizde iki nüshası bulunan Mahabbetnâme’nin birinci nüshası müellifin vefatından bir yıl sonra h. 893 / 1487-88 yılında Muhammed İbni Paşa tarafından istinsah edilmiş, her sayfada 11 satırın bulunduğu 175 yapraktan ibaret Manisa Muradiye Kütüphanesinde nr. 1296’da kayıtlı Manisa nüshasıdır. Bu nüsha nesih hatla, harekeli olarak iki sütun hâlinde, açık sarıya yakın bir kâğıda yazılmıştır. Nüshanın cildi meşindir. Eserin sonuna müstensih tarafından 15 beyit ilave edilmiştir. Mahabbetnâme’nin ikinci nüshası ise Manisa nüshasına göre 776 beyit eksik olan Konya İl Halk Kütüphanesinde nr. 6968’da kayıtlı nesih hatla harekeli yazılmış Konya nüshasıdır. Eserin dili Türkçedir. Her satırda 19 satır bulunan ve iki sütun hâlinde düzenlenen kitap karton kapaklıdır. Bu karton kapak da oldukça yıpranmıştır. Varak ebadı ise 192×120’ cm.’dir.

Yûsuf Hakîkî Mahabbetnâme adlı eserini şöyle tanıtmaktadır:

Mahabbet-nâme’dür bu söyledügüm
Mahabbet yolıdur bu soyladugum (b.51)

Mana ansuz nefes virmek hatâdur
Mahabbet-nâme bil Hak’dan ‘atâdur (b.56)

Mana ansuz nefes virmek cefâdur
Mahabbet-nâme derdüme şifâdur (b.57)

Mahabbet-nâme dirler bu kitâba
Gel imdi istima‘ it bu rebâba (b.1931)

Eserin yazarı hakkında eserde çok açık bir bilgi yoktur; ancak şairin, mahlasını sık sık eser içerisinde kullandığı görülmektedir:

Hakîkî’nün du‘âsın sen kabûl it
Yolın anun hocam râh-ı vusûl it (b.2312)

Aruzun Mefâîlün / Mefâîlün / Feûlün kalıbıyla yazılmış olan eserde bazen gereksiz kullanılmış izlenimi veren ve sıkça kullanılan imale ile zihaflar dışında vezin kullanımı başarılıdır. Kafiyenin her çeşidi ve redif, eserde çokça kullanılmıştır. Edebi sanatlar bakımından da çok zengin olan eserde özellikle teşbih, teşhis, telmih, cinas gibi sanatlar sıkça kullanılmıştır. Söz varlığı açısından bakıldığında eserde Arapça ve Farsça kelimelerin çokluğu dikkat çekmekle birlikte bu durum dönemin genel yapısıyla uyumludur. Zengin bir söz varlığına sahip eserde deyim ve atasözlerine de sıkça yer verilmiştir. can çekişmek, dil uzatmak, diş bilemek, yoldan çıkmak gibi bugün hâlâ kullandığımız deyimler yanında bagrı pişmek, burun dikmek, elden komak, göz kabak şişirmek gibi artık Türkiye Türkçesi standart dilinde kullanımdan düşmüş deyimlerin varlığı da dikkat çekmektedir. Bugün Türkiye Türkçesinde kullandığımız pek çok atasözüne eserde rastlamak mümkündür.

Sürüden ayrılanı kurt kapar
Süriden taşra çıkan koyunı kurd
Ki pâre pâre bil yırtup ider hurd (b.766)

Kurunun yanında yaş da yanar
Ki yaş dahı yanar kurı katında
Didükleri budur ulu katında (b.2740)

Muhteva açısından bakıldığında Mahabbetnâme dinî, tasavvufî ve ahlakî bir eserdir. Tasavvufî terimlerden şeyh, mürit, seyr u sülûk, çile, cemal, nefis, şeriat, derviş, aşk gibi kavramlar etrafında tasavvufun insan hayatındaki yeri ve gerekliliği üzerinde durulur. Ayrıca iyi ahlakın erdemi, kötü ahlakın zararları dile getirilir.

Eser üzerinde Ali Çavuşoğlu 2002 yılında bir doktora çalışması yapmıştır: Yûsuf-ı Hakîkî’nin Mahabbetname adlı eserinin tenkitli metni ve incelenmesi. Aksaray Belediyesi tarafından basılmış olan bu eserden başka Yûsuf Hakîkî ile ilgili 2014 yılında Ayten Doğru tarafından bir  yüksek lisans tezi hazırlanmıştır: Yûsuf–ı Hakîkî Baba’nın hayatı ve tasavvufi görüşleri.

KAYNAKÇA

  • Çavuşoğlu, A. (2002). Yûsuf-ı Hakîkî’nin Mahabbetnâme Adlı Eserinin Tenkitli Metni ve İncelenmesi, Doktora Tezi. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri.
  • Çavuşoğlu, A. (2010). Yûsuf Hakîkî Baba Sevgi Yolu. Aksaray Belediyesi.
  • Doğru, A. (2014). Yûsuf–ı Hakîkî Baba’nın Hayatı ve Tasavvufi Görüşleri, Yüksek Lisans Tezi. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri.
  • Güncel Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Genel Ağ, 03.04.2021.

Madde Yazım Bilgileri
Yazar: Dr. Öğr. Üyesi Murat ALTUĞ

Anahtar Kelimeler: Tasavvuf, Mutasavvıf Şair, Yûsuf Hakîkî, Aksaray.