Gelveri Gelini (Tanrıça Tanit)
Mimari Yapılarda Görülen Taş Kabartma Bezemeler

Tanrıça kültünün ilk tarihsel bulgularına bakıldığında, dünyanın farklı yerlerinde yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında ortaya çıkan farklı biçimlerde kadın figürlerine rastlanılmıştır. İştar, Kibele, İsis, Lilith, vb. farklı isimler verilen bu kadın figürlerinin birleştiği ortak nokta; koruyucu, bolluk, bereket ve doğurganlıktır. Dünya üzerinde yaşamış olan toplulukların birçoğu; duygu, düşünce ve inanışlarını, başta duvar resimleri olmak üzere, ağaç, taş gibi nesneleri kullanarak yansıtmış, yaşam alanlarını bu idoller ile donatmışlardır. Bu idoller, ait olduğu dönemden başlayarak zaman ve mekânın değişmesiyle birlikte bazı değişimlere uğramış olsalar da aktarılan duygu, düşünce ve inanış hep ortak olmuştur.

Güzelyurt; farklı dinî inançları ve kültürleri bir arada yaşatan, sivil ve dini mimari yapıları ile dikkat çeken küçük bir yerleşim yeridir. Tarihi kent dokusu içinde yer alan ve birbirinden farklı özellikler sergileyen bu mimari yapılar; dönemin din ve inanışları, sosyo-ekonomik ve kültürel eğilimleri hakkında bilgiler vermektedir.

Güzelyurt’ta ilk yerleşim yeri günümüzde Aşağı Mahalle olarak bilinen Aya Gregorius Theologos Kilisesi çevresinde başlamıştır. Yarı kaya oyma evlerin dışında, ilerleyen zamanla birlikte Güzelyurt mimarisinin en güzel örneklerini teşkil eden Rum Evleri ön plana çıkmıştır. Bu evlerin her birinde birbirinden farklı taş oyma ve kabartma süslemelerin kullanıldığı görülmektedir. İlk bakışta basit bir süsleme gibi duran taş kabartmaların her birinin farklı bir anlamı bulunmaktadır. Taş kabartma süslemelerden biri olan ve yörede Gelveri Gelini olarak bilinen kadın figürü sadece sivil mimari yapılarda görülmektedir (Bkz. Fotoğraf 1). Figüre ilk bakıldığında ellerini gökyüzüne kaldırmış dua eden bir kadın olarak yorumlanabilir. Sivil mimari yapıların kemerli giriş kapısının kilit taşı üstünde ya da pencerelerin üst kısmında yer alan bu figür detaylı olarak incelendiğinde; oval bir baş ile tasvir edilmiştir. Vücut üçgen şeklinde olup aşağı doğru uzanan uzun bir elbiseyi andırmaktadır. Kutsal geometri anlayışında üçgen bazen tanrı- insan- evren üçlüsü bazen de anne-baba ve çocuk üçlemesi olarak bilinmektedir. Üçgenin aynı zamanda uç kısmının yukarı bakması göğe yükseliş olarak yorumlanabilir.

Kollar; iki yana doğru açılan, içe doğru kıvrılmış yani spiral bir şekilde tasvir edilmiştir. Spiral; sonsuzluğu ve döngüselliği anlatmaktadır. İncelenen başka bir figürde ise kollar gökyüzüne doğru kancayla kaldırılmış gibi, dua eder bir şekilde tasvir edilmiştir (Bkz. Fotoğraf 2)

Alman sanat tarihçisi Udo Hirsc, bu figürün koruyucu bir tanrıça olduğunu, doğum yapan kadınların bebeklerini kötülüklerden korumak için evlerinin bir köşesine bu figürü yaptırdıklarını söylemiştir. Ayrıca hasta doğan bebeklerin ya da hastalanan çocukların şifa bulmasını isteyen ailelerin bu figürün şifa veren ve koruyucu gücü olduğuna inandıklarını da belirtmiştir. Eski uygarlıkların inanışları incelendiğinde, bu düşüncenin gerçek olması muhtemeldir. Güzelyurt’ta, “Gelveri Gelini” olarak bilinen kadın figürünün Kartaca’nın Tanrıçası “Tanit” ile benzer özellikler göstermektedir (Bkz. Fotoğraf 3).

M.Ö. V. yüzyıldan itibaren ibadet edilen Tanrıça Tanit, ticarette ve denizcilikte ilerleyen, Fenikelilerin kolonisi olan Kartaca’nın, en büyük Tanrıçası olup Tanrıların “Baş Tanrısı” olarak kabul görmektedir. Kartacalılar, gerek ticari kimlikleri ve zenginlikleri, gerek sosyo‐kültürel yaşamları ve toplumsal ritüelleri, gerekse edebi yazın gelenekleriyle köklü araştırmaların odağı haline gelmiştir. “Yeni Şehir” anlamına gelen Kartaca halkının dinî inançları, doğadaki güçlerden ve olaylardan esinlenerek ortaya çıkmıştır. Tanrıların birçoğu yöreseldir ve günümüzde yalnızca yerel adlarıyla bilinir. En büyük tanrı, tanrıların babası Baal Hammon’dur. Tanit, eşi Baal Hammon’la birlikte tapılan “Kartacalı Astarte” olarak kabul görmektedir. Özetle, Tanit, “Kartacanın Leydisi”, “Tapınak Leydisi” ve “Ba’al Yüzü” olarak bilinmektedir. Bir dönem Tanit’in Aştarte’nin bir türevi olup olmadığı tartışma konusu olsa da, arkeolojik buluntular bize bu iki tanrıçanın aynı olduğunu göstermektedir. “Baal’ın yüzü” unvanı bulunan Tanit’in adı başta Kartaca olmak üzere Akdeniz’in batısında pek çok yerde bulunmuştur. Tanit’in tanrı BaalHammon’un eşi veya yoldaşı konumunda olduğu söylenebilir.

Tanrıça Tanit ile ilgili ilk bulgulara Tunus’taki Cap Bon yarımadasında bulunan Kerkouane’de rastlanmıştır. Tanit, Batı Akdeniz’den Malta’ya hatta Hellenistik dönemlere kadar ibadet edilen bir tanrıçadır. Tanit’in gücü, özellikle Kartacalı askerler tarafından İspanya, Malta ve Sardunya’ya kadar yayılmıştır. Tanrıça Tanit, özellikle ay ve denizle ilişkilendirilmektedir. Ancak Klasik ve Eski Yakın Doğu Tanrıçalarıyla da benzer yönleri bulunmaktadır. Tanit kültünün olduğu her yerde, ikonografik açıdan incelendiğinde dikili adak veya kutsal “betyl” sütunlarına oyulduğu görülmektedir. Genellikle Ay hilali ve güneş diski – Sümer tanrıçası İnanna, Mezopotamya’da ki İştar gibi tanrıçaların sembolleriyle benzer özellikler taşımaktadır.  Nar, palmiye dalı gibi bereket ve doğurganlık sembolleri Ana Tanrıça figürüne eşlik etmektedir. Göğe kalkmış açık el sembolü de Tanit’in ikonografisinin bir parçasını oluşturmaktadır. Bu sembol İslam kültürüne “ Hamza Eli” veya “Fatima Ana Eli” olarak bilinmektedir. Nazar’a karşı koruma sağlamak için koruyucu bir muska görevi görmektedir. Tanit; Mezopotamya’da İnanna ve İştar olarak tanınırken Türk mitolojisinde ise Umay Ana’nın karşılığıdır.

Büyük Kartaca Tanrıçası Astarte, başlangıçta Punic mevkidaşı Tanit ile birlikte onurlandırılmış ancak sonradan iki Tanrıça birleşmiştir. Tanit’in bu ikili kült bağlamındaki diğer isimleri Tanit Pene Baal, Baal’ın Yüzü – Astarte, Baal’ın Adı olan Shem Baal gibi isimlerle anılmıştır.  Ayrıca Astarte’nin evrimleştiği Kenanlı Tanrıça Aşera’nın bir lakabı olan “Leydi Rabat” olarak da hitap edilmektedir. Özenle biçimlendirilmiş Tanrıça Tanit’in tasviri Kartaca’nın madeni paralarında da yer almaktadır. Kısaca Tanit Kartaca’nın baş tanrısı Baal Hammon’a kıyasla öne çıkmıştır. Dil bilimci Dr. Theo Vennemann, Kent’in en doğusundaki Thanet Adas’nın ise ona atfedildiğini belirtmiştir. “Tınnıt, Tannou, Tangou” isimleriyle de bilinen Tanrıça Tanit’e çocuklar, bebekler, köleler ve mahkûmlar kurban edilmiştir.

Harvard Üniversitesi’nden Lawrence E. Stager ve Joseph A. Greene; Tophet’te yapılan arkeolojik kazılar sonucunda bulunan toplu bebek ve çocuk mezarları ile bu iddiaların temelini oluşturmaktadır. Mezar taşlarının üzerinde “Leydi Tanit’e ve Rabbimiz Baal Hammon’a, yemin ediliyor”; “Yaşam için yaşam, kana kan” gibi yazıtları kanıt olarak göstermektedirler.

Öte yandan antropolog Jeffrey Schwartz ise bu iddianın aksine Kartaca’daki başka bir kazıda bebek mezarlarının azlığı göz önüne alındığında, Tophet’te bulunan mezarların doğal nedenlerle ölen bebek ve küçük çocuklara ayrılmış bir mezarlık olmasının çok daha muhtemel olduğuna inanmaktadır. Tunus Ulusal Kültür Mirası Enstitüsü’nden Muhammed Hassine Fantar ise, Roma’nın Kartaca’yı fethini haklı çıkarmak için yazılmış bir polemik olduğuna ve şehrin yıkımında orada bulunan tarihçi Polybius’a işaret etmektedir. Sassari Üniversitesi’nden Profesör Piero Bartoloni; eski zamanlarda on çocuktan yedisinin ilk yıllarında ölme ihtimalinin yüksek olduğunu aktarıyor ve bu kadar yüksek bebek ölüm oranıyla, bu insanların kendi çocuklarını öldürmesinin mantıklı bulmadığını ifade etmektedir. Ayrıca hamile ve yeni doğum yapmış kadınların sığındığı, ibadet ettiği bir tanrının onlardan böyle bir fedakârlık isteme düşüncesini yerinde bulmamaktadır. Tophet’i çevreleyen arkeolojik ve kültürel kanıtlar, muhtemelen bir sığınağın çevresi içinde yer almaktadır ve düşük yapılan fetüslerin, ölü doğan bebeklerin ve çok küçük yaşta ölen çocukların bulunduğu bir çocuk mezarlığı olması ihtimali düşünülmektedir.  Bir diğer inanış ise Tanit’’i, başarılı ve kolay bir doğum için hamile kadınların inandığı bir sembol olarak görüldüğü ifade edilmektedir. Sicilya’da Lillibeu’da ortaya çıkarılan dikilitaşta yer alan tasvirde ise, bir eli karnında Tanit’e ibadet eden hamile bir kadının tasviri bulunmuştur.

Tanrıça Tanit isminin anlamı ve nereden geldiği ile ilgili birçok araştırmacı görüşlerini ortaya koymuştur. Edouard Lipinski; Sami dil kökündeki “t-n-y” harfleri ile bağlantı kurarak, “ağlayan, ağıt ve gözyaşı” olarak açıklamıştır. Vennemann’in araştırmalarına göre, Tanit adının, Sami dil kökündeki “m-n-h” harflerinden yola çıkarak “önemsemek, addetmek, hüküm etmek”, anlamına gelen “manah” kelimesinden geldiğini ileri sürmektedir. Yine Tanrıça Tanit sembolünün, iki temel unsur olan kutsal taş ve haç tasvirlerinin birleşiminden ortaya çıktığı, üçgen kısmının ise sunağı temsil ettiği, yarım ay şeklinde ki tasvirin ise göksel bir cesetten yola çıkarak ortaya çıktığı düşünülmüştür. Güneş, ay ve yıldıza hâkim olduğu düşünülen ve Gökyüzü Tanrıçası olarak isimlendirilen Tanit tasvirlerinin bazılarında, elinde tuttuğu nesnenin “avuç içi ağacı” ya da “hayat ağacı” olabileceği ve doğurganlığı temsil ettiği söylenmektedir. Tanit, birlik sevinç ve şans olarak da bilinmektedir. Sembolleri çiçek ve üçgenlerdir, doğurganlığı temsil ettiği için bir anne olarak görülür ve bebeklerin koruyucusu olarak bilinir.

Tanrıça Tanit idolü detaylı olarak incelendiğinde, eliptik veya daire şeklinde bir baş ile tasvir edilmiştir. Daire, eski inanışlara göre başlangıç ve son noktasının birleştiği yer olarak inanılır ve kutsal sayılır. Bazı tasvirlerinde üstteki çember, ikisi arasında yatay bir çizgiyle kesilmiş ve yatay uçlardan iki ek dikey çubuğun geldiği görülür. Kimi tasvirlerde ise başın üst kısmında yarım ay görülmektedir. Ay’ın ilkel insanlar arasında, dölleyici ve bereket getirici özelliğinin olmasına inanılırdı. Bazı yerlerde ise Tanit’in Arslan başıyla tasvir edildiği için savaşçı bir tanrıça olabileceği düşünülmüştür. Kollar, bazen dirsekten bükülmüş ve iki yana açılmış bir nesneyi yukarı kaldırır gibi, bazen de içe ve dışa bükey, spiral bir şekilde farklı olarak tasvir edilmiştir. Vücut kısmına bakıldığında ise bir Tanrıça ile bütünleşen uzun bir elbise şeklinde yorumlanabilir.

Gelveri Gelini olarak bilinen ve Kartca’nın tanrıçası Tanit ile benzer özellikler taşıyan bu figürün Barthers’ın göstergebilimsel çözümleme şeması kullanılarak çeşitli anlamlara göndermeler yapan göstergeler tespit edilerek göstergebilimsel çözümlemesi yapılmıştır. Göstergebilimsel analizi yapılan Gelveri Gelini’nin (Tanrıça Tanit) iletmek istediği mesaj açıklanırken aynı zamanda görünenin arkasında yatan anlamı ortaya koymak ve tanımak amaçlanmıştır.

Barthes’e göre, gösterilen aslında nesne değildir, nesnenin zihinsel bir tasarımıdır. Gösterilen, göstergeyi kullananın bundan anladığı şeydir. Gösterilen, göstergenin ilk bağlantısal ögesinden birisidir. Bu açılardan bakıldığında, nesneler, el kol hareketleri, görüntüler anlam ifade ettikleri ölçüde bir şeyler söylerler.

Bu açıklamadan hareketle Gelveri Gelini figüründe, birincil anlamın dışında derin anlamların neler olduğunu ve anlamın da ötesine geçerek nasıl inşa edildiği üzerinde durulmuştur. Figürde tespit edilen kadın, üçgen ve spiral olarak tespit edilen göstergeler; düz anlam, yan anlam ve derin anlamları ile birlikte aşağıdaki tabloda açıklanmıştır (Bkz. Tablo 1).  

Gelveri Gelini, Tanrıça Tanit ile benzer özellikler göstermekte ve bu figürün Tanrıça Tanit olması kuvvetli ihtimaller arasında yer almaktadır. Güzelyurt’ta Roma medeniyetinin yaşamış olması bu ihtimali daha da güçlendirmektedir. Kartacalıların Roma Devleti ile yaptıkları uzun savaşlar sırasında iki kültürün, din ve inançlarının birbirleriyle etkileşimi söz konusudur. Yazılı kaynaklarda, Kartaca uygarlığının koruyucu tanrıçası olan Tanit’i kendi tanrıçaları ile özdeşleştirmiş olmaları kanıt niteliğindedir. Roma Devleti’nin bu yönde bir siyaset izlemesinin sebebi, Kartaca halkının inançlarına saygı gösterip kendi tanrıçaları ile özdeşleştirmesi ve Kartaca halkını kendine tabii kılma düşüncesi olabilir.

Tanrıça Tanit’in siyasî sebeplerle Roma’ya aktarılışı, onun ne kadar önemli bir figür olduğunun göstergesidir. Ayrıca, Tanit’in Ay Tanrıçası Astarte’ye eş değer kabul edilmesi daha sonra Roma halkı arasında “Dea Caelestis”, “Juno Caelestis” ya da “Caelestis” isimleriyle ibadet edilmesi Tanit’in önemini bir kez daha ortaya koyar mahiyettedir.

Doğudan batıya, kuzeyden güneye kadar Ana Tanrıça kültünün temelinde, kutsal bir alan oluşturarak dişi bir varlığa inanan insanların tanrıçayı andıran sembolleri kullanarak farklı tasvirlerde nesneler üretmişler ve inandıkları bu varlığa adaklar sunmuşlardır. Anadolu‘da ise Ana Tanrıça ’ya dair en eski buluntuların M.Ö.  7000‘lere ait olduğu tahmin edilmektedir. Birçok araştırmacıya göre tanrıça kültünün asıl yurdunun Anadolu olduğu görüşü yaygındır. Tanrıça kültünün hem ismine hem de tasvirlerine ilk olarak Anadolu’nun merkezinde yer alan Frigya’da rastlandığı, Kültepe tabletlerinde adı Kubaba, Lidya’da Kybebe, Frigya’da Kybele olarak geçtiği, Hitit kaynaklarındaysa kendisine “Hepat” olarak bilindiği ifade edilmiştir. Halikarnas Balıkçısı’na göre ise Sümer mitolojisinde Tanrı anası olan Ki, Mezopotamya’dan Anadolu’ya gelip Kibele adını almıştır. Ana Tanrıça Anadolu’da, çağ ve toplumlara göre, Vuruşema, Kubaba, Kybele, Lat, Ma, Hepat, Marienna, Rhea, Artemis adıyla anılmaktadır. Anadolu’nun bilinen en eski yerli halkı olan Hattilerin baş tanrısı yine bir tanrıçadır. Anadolu’da görülen ana tanrıça inancının son halkası Efes’te Artemis’tir. Artemis’e yönelik bağlılığın, yıllar sonra Hristiyanlık inancının doğmasıyla inancın belki de en önemli figürü, Tanrısal varlığının annesi olan Meryem Ana’ya duyulan bağlılığa dönüştüğü öne sürülmektedir.

Bu bilgiler bağlamında Anadolu’da yaygın olarak bilinen Vuruşema, Kubaba, Kybele, Lat, Ma, Hepat, Ki, Marienna, Rhea, Artemis ve bunun gibi tanrıçaların yanı sıra Kartaca’nın baş tanrıçası Tanrıça Tanit’in de Kapadokya topraklarında yer alan Aksaray ili Güzelyurt ilçesinde yaşamış olan bir tanrıça olarak bu listeye eklenmesi gerekmektedir.

KAYNAKÇA

  • Aydoğdu Y. H. (2010). “Ana Tanrıça’nın Anadolu’da Biçimsel Değişimi ve Günümüz Türk Heykel Sanatına Yansımaları”. Yüksek Lisans Tezi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi.
  • Barthes, R.(2013). Göstergeler İmparatorluğu. (çev. Mehmet Rifat). İstanbul: Y.K.Y.
  • Ephraim S. (2006). “Goddesses and Cults at Tel Dor”. USA: Eisenbrauns Confronting the Past.
  • Cintas, P. (1948). Sanctuaire Pre-Carthaginois Sur La Greve de Salammbo Revue Tunisienne. Tunuian: Publie Par L’Insttut De Carthage.
  • Çimen, Ü. (2011). Eski Yunan Dramalarında Anaerkil İzler, İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları.
  • Gsell, S. (1920). Histoire Ancienne de l’Afriquedu Nord, L’Etat Carthaginois. Paris: Tome II.
  • Kurt, M.  (2010). “Tanrıça Kültü ve Hristiyanlıktaki Meryem Figürüne Etkileri”: Yüksek Lisans Tezi.  Rize: Rize Üniversitesi.
  • Lipisnki, E. (1992).  Dictionnaire de la Civilisation Phénicienne et Punique. Turnhout: Brepols.
  • Manfred, L. (1987). Gods and Goddesses, Devils and Demons. New York: Routledge Publisher.
  • Mellaart, J. (1965).  Earliest Civilizations of the Near East. London: Thames&Hudson.
  • Moscati, S. ( 1997).   The Phoenicians. I.B. New York: Tauris Publishers.
  • Parsa, S. ve Parsa A. F. (2002).  Göstergebilim Çözümlemeleri. İzmir: Ege Üniversitesi Basımevi.
  • Schwartz, J. H. (1993).  What The Bones Tell Us. USA: University of Arizona Press.
  • Smith, P.ve Gal, A. (2014). “Age Estimations Attestto İnfant Sacrifice at the Carthage Tophet” .ArchaeologyVolume: 87, London:  Cambridge University Press.
  • Stager, L. E, G. Joseph E., M. H. Fantar. Arguments. “For and Against the Claim that Punic Phoenicians Practised Child Sacrifice”http://phoenicia.org. Erişim tarihi: 15.02.2020.
  • Sjöö, M. “The Mysteries of Tanit”, 13.01.2017 tarihinde <http://www.goddessalive.co.uk/current/tanit.html> adresinden alındı.  
  • Vennemannv, T.(2008). “Münze, mint, and money: An etymology for Latin Moneta: With appendices on Carthaginian Tanit and the Indo-European month word”. Amsterdam.

Madde Yazım Bilgileri
Yazar: Öğr. Gör. Gamze URAY

 Anahtar Kelimeler: Aksaray, Güzelyurt, Tanrıça Tanit.