HAMİDİYE MAHALLESİ

Aksaray’ın merkez mahallelerinden biri olan Hamidiye Mahallesi, günümüzde Kalealtı caddesi sınırları içinde kalmaktadır. Tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı, mahalleyi tarif ederken kale surlarının mahallenin doğusundan geçerek Ulu Cami’de son bulduğunu ifade etmektedir.

Tarihi, Osmanlı Devleti’ne dayanan mahallenin oluşumu, 1877-1878 yıllarından itibaren Osmanlı topraklarına Rusya’dan göç etmekte olan veya daha önceden Rumeli’ye iskân edilen Çerkezlerin Aksaray’a gelmeleriyle başlamaktadır. Bu sırada Aksaray, idari taksimat açısından 1864 Vilayet Nizamnamesi gereğince Konya vilayeti dahilinde Niğde sancağına bağlı bir kaza durumundaydı.

Mahalle kurulmadan önce 7 Mayıs 1890 tarihinde Mehmet Elmalı adında bir şahıs, Konya vilayetine, Aksaray’da bulunan 150 Çerkez hanesinin henüz iskân edilmediğini bildirmesi üzerine, vaziyetin vilayet tarafından İçişleri Bakanlığına iletilmesi, mahallenin tesis edilmesi sürecinin başlatılmasında etkili olmalıdır.

Zira devlet daireleri arasında Çerkezlerin yerleşiminin temin edileceği muhitin neresi olması gerektiği ve özelliklerine dair yazışmalar bu tarihten itibaren gerçekleştirilmiştir. Şûra-yı Devlet tarafından Konya vilayetine, mahallenin konumunun köy ve kasabalara uzak olmaksızın merkezde bulunması talimatı verilmiştir. Vilayet de bu doğrultuda tespit edilen yerin Aksaray’ın içinde yer alıp, etrafının yerli mahallelerle çevrili olduğu bilgisini iletmiştir. Bu durumun özellikle belirtilmesinde, Çerkez muhacirlerinin büyük çoğunluğunun parça parça iskân edilmekten ziyade, topluca merkezi bir konuma yerleştirilmek istemeleri etkili olmuştur.

Böylece mahalle kuruluş aşamasında, resmi devlet daireleri arasındaki yazışmalarda konumundan dolayı İçeri Şehir olarak anılmıştır. Mahallenin inşa edileceği arazide herhangi bir yerleşimin olmaması, evlerin inşasını, oturma ruhsatı ve nüfus kaydı süreçlerini kolaylaştıracağı düşünülmüştür. Öyle ki burası Aksaray’ın küllük bölgesi olarak kullanılmaktaydı. Bu terim, mahallenin merkezde olduğunu vurgulamak kadar, bu yerin Aksaray’da şu an bulunmayan ve hakkında da çok fazla bilgi olmayan, kale sınırları içinde bulunduğunu belirtmek amacıyla kullanılmış olmalıdır.

Söz konusu mahalledeki ilk yerleşim, 28 hanenin inşasının 1892 yılında bitirilmesiyle başlamıştır. Mahallenin kurulmasıyla birlikte, sıra buraya isim verilmesi meselesine gelmişti. Osmanlı Devleti’nin pek çok yerinde, yeni teşkil edilen mahallere padişahların isminin verilmesi geleneği yaygındı. Bu minvalde devlet daireleri arasında birtakım yazışmalar yapılmıştır. Nihayetinde dönemin padişahı İkinci Abdülhamid’e izafeten Hamidiye isminde karar kılınmıştır.

Mahalleye bu ismin verilmesi hususundaki talep, Aksaray kazası kaymakamlığınca Niğde Mutasarrıflığı aracılığıyla Konya vilayetine iletilmiştir. Vilayet ise bu talebi Muhacirin Komisyonu’na bildirmiştir. Komisyonun mevzuyu uygun görmesiyle birlikte 24 Şubat 1892’de bu husustaki yazışmalar başlamıştır. Mahallenin isminin padişah onayı alması ise aynı yılın ağustos ayının 10’unda gerçekleşmiştir.

Böylece Hamidiye Mahallesi’nin ilk sakinlerini oluşturan Çerkez muhacirlere, 28 Hanenin dağıtılması sonrasında, Çerkezlerin hızla çoğalan muhacereti karşısında artan konut sorununa çözüm bulmak ve daha fazla Çerkezin iskân edilmelerini sağlamak için pek çok yazışma gerçekleştirilmiştir.

Kafkaslarda yaşanan siyasi ve askeri gelişmeler karşısında Anadolu’ya doğru hızla artan göç dalgası, Hamidiye Mahallesi’nin durumunu da etkilemiştir. Bu sebeple Hamidiye Mahallesi, yeni evlerin inşasıyla sürekli büyümüştür. 1900 yılında yeni hanelerin eklenmesiyle yerleşime müsait ev sayısı 53’e çıkmıştır. Ev sayısının artmasına rağmen mahallenin hala yerleştirilemeyen Çerkez muhacirlerinin olması, Hamidiye Mahallesi’nin öncelikli sorununun konut meselesi olmasına yol açmıştır. 1902 yılında iskanı gerçekleştirilemeyen muhacir ailelerinin yerleşim masraflarının Arapsun kazasından tedarik edilmesi kararlaştırılmasına rağmen istenilen netice alınamamıştır. Sorunun çözümü için 1903’te 58, 1904’te de 32 hane için daha ev inşa edilmiştir.  1904 yılında inşa edilen ev sayısının toplamı 171’e ulaşmıştı. Bu evlerin inşa edilmesinden ortaya çıkan masraf ise muhacirler, yerli halk ve devletin desteğiyle karşılanmıştır.

1909 yılı itibarıyla, yerleşim sorunu tam olarak çözülemediği için muhacirlerin vaziyeti hakkında, Mirza Bey ve Hamidiye Mahalleleri muhtarları ve imamları tarafından bir dilekçe yazılmıştır. Dilekçede, Hamidiye Mahallesi’ne henüz iskân edilmemiş ve durumları oldukça kötü olan muhacirler için ev inşası, hayvan verilmesi ve tarım için gerekli yardımların yapılması ile ilgili müracaat etmedik makam bırakmadıklarını ancak bir neticeye ulaşamadıklarını bildirmişlerdir. Verilen cevapta ise bu muhacirlerin artık bölgenin eski sakinlerinden sayılabileceği dolayısıyla bunlara muhacir gözüyle bakılamayacağından ancak yerlilere yapılan yardımdan faydalanabilecekleri belirtilmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği, 19 Aralık 1916 tarihi itibarıyla hane sayısında az da olsa bir artış meydana gelerek, 211’e ulaştı. Bu sırada Aksaray kazasının mahalle ve köylerine ait hane sayısının toplamı ise 13.228’dir.

Mahalle tarihi süreçte Çerkezler ile o kadar özdeşlemiştir ki, Aksaray’ın yerli halkınca Çerkezler mahallesi olarak anılmaya başlanmıştır. Ancak Çerkezlerin iskân meselesinin çözümünün uzun zamana yayıldığını söylemek mümkündür.  Bu durumda devletin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik sıkıntılar, gelen muhacir sayısının çokluğu önemli rol oynamıştır. Diğer taraftan yerli halkın kıtlık ve salgın hastalıklarla mücadele etmekten bitap düşmesi de halktan gelecek yardımları kısıtlamıştır.

Mahallenin mevcut yapısını 1950’lili yıllara kadar koruduğu ancak yapının 1960’lı yıllardan sonra bozmaya başladığı dönemin tanıkları tarafından ifade edilmiştir. Bu evlerin ve mahallenin 1960’lı yıllardaki durumu, çocukluğu burada geçiren kişiler tarafından tasvir edilmiştir. Buna göre mahallede 40-50 civarında Çerkez hanesi ve bir iki de Türk ailesi bulunmaktaydı. Mahalle, dört- beş sokaktan ibaret olup sokakları on metre kadar, evler ise birbirine yakın ancak bitişik bir vaziyette değildi. Bu evlerin bir kısmı tek, bir kısmı ise iki katlı olup taştan ya da kerpiçten inşa edilmişti. Evler, dört tarafı çevrili bahçe içinde yaklaşık 500 m²’lik bir arsadan meydana gelmekteydi. Bahçeye dışarıdan girişte üzerinde tokmak olan büyük kapılar da bu evlerin belirleyici özellikleri arasındadır. Her bahçede genellikle tulumba bulunur, evlerin su ihtiyaçları buradan karşılanırdı. Yine her evin önünde muhakkak ağaç bulunurdu. Bu ağaçlar ise ekseriyetle dut ağacı olurdu ve dalları kışın yakacak olarak değerlendirilirdi. İki ya da üç odadan oluşan mutfak ve tuvaleti bahçede yer alan bu evler, 1970’lere kadar kullanılmıştır. Daha sonrasında yenilenmek maksatlı yıkılması, mahalledeki Çerkez yoğunluğunun kaybolmasıyla neticelenmiştir.

Kaynakça

Başkanlık Osmanlı Arşivi (BOA)

  • BOA, İ. DH, 1374/32
  • BOA, DH.MKT, 2742/86
  • BOA, DH.MKT, 2361/ 88.
  • BOA, DH.MKT, 1679/ 119.
  • BOA.DH.UMVM.143/83.
  • BOA, İ. DH, 1296/20.
  • BOA, İ. DH, 1374/32.
  • BOA, ŞD, 1717/24.

Telif Eserler

  • Can, Ayşegül; Arslan Taner. (2017). “Aksaray’da Salgın Hastalıklar 1866-1916”, II. Uluslararası Aksaray Sempozyumu, Aksaray Üniversitesi Somuncu Baba Tarih ve Kültür Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yayını, Ankara, s.144-121.
  • Konyalı, İ. H. (1974). Abideleri ve Kitabeleri ile Niğde Aksaray Tarihi, C. I, Fatih Yayınevi Matbaası, İstanbul.
  • Tönük, V. (1945). Türkiye’de İdare Teşkilatı. İçişleri Bakanlığı Yayınları, Ankara.
  • Türkiye Cumhuriyeti Baş Vekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü Umumi Nüfus Tahriri. (1929). Hüsnütabiat Matbaası, Ankara.
  • Yılmaz, M. (1996). Konya Vilayetinde Muhacir Yerleşmeleri 1854-1914, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Konya.

Sözlü Görüşmeler

  • Cavit Yazar, 07. 01. 2017 tarihinde Aksaray Coğlaki Mahallesi’nde yapılan görüşme.
  • Melahat Kulak, 07. 01. 2017 tarihinde Hamidiye Mahallesi’nde yapılan görüşme.
  • Selahattin Özilli, 07. 01. 2017 tarihinde Aksaray Coğlaki Mahallesi’nde yapılan görüşme.

Madde Yazım Bilgileri
Yazar:
 Öğr. Gör. Dr. Ayşegül CAN

Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Hamidiye, Çerkez, Aksaray.