Albastı
Halk Bilimi, Doğum Âdetleri

Lohusalık, doğum sonrası dönem olarak bilinen ve kadın hayatındaki en hassas dönemlerden biri olarak kabul edilen bir zaman dilimidir. Hamilelik süreciyle başlayan kadın bedeninde ve ruhunda yaşanan değişimler, doğum sonrasında belli bir vakit geçtikten sonra normale döner. Bu dönem bazen kırk gün sürebilmekte bazen de daha uzun süre seyredebilmektedir. Söz konusu dönemde, kadınlar yalnız bırakılmamakta; rahat ettirilmeye çalışılmaktadır.  Kadınların, doğumun verdiği sıkıntılar sebebiyle halüsinasyonlar gördüklerinde yaşadıkları korkular, birlikte atlatılmaya çalışılmaktadır. Türk kültüründe, kadınların doğum sonrasında, “Albastı” adı verilen kötü ruhlardan biri olan, olağanüstü bir yaratık olarak tasvir edilen ruh tarafından korkutulduğuna ve hatta bu ruhun anne ile bebeğin canına kast ettiğine inanılmaktadır. Başta Türk dünyası olmak üzere, Anadolu’nun hemen her yerinde varlığına inanılan bu kötü ruhu, lohusa kadından uzaklaştırmak için yöresel pek çok uygulama geliştirilmiştir. Kırk basması olarak da adlandırılan Albastı ruhu ile ilgili Aksaray’da yapılan araştırma ekseninde sorulan sorulara cevap veren kadınlar yaptıkları uygulamaları şu şekilde anlatmışlardır:

Ekseriye doğum yapan kadınlarda olur. Kazı getirirler, al basanı kimse görmez kaz onu buralardan böyle yem toplar gibi topladı. Görünmüyor ama topluyo. Örken (kalın ip, zincir) getirilirdi, bıçak getirilirdi, doğum yapanın başucuna konulurdu. Kafayı bozmasın diye böyle yapardık. (KK1)

Doğum yaptıktan sonra kanele indim çamaşırımı yuğacaktım. O sırada kayınbabam bağırdı. Kanelde tüm kan, gelini albasacak topla al gel dedi. Başımdan öyle bi geçti. (KK2)

Al çapıtı ocağından getirilirdi. Ondan kelli sana söyleyim at şorda kişnerse kurtulur, kişnemezse kurtulamaz. O ocaktan kadının eşyası getirilirdi. O evden bi çapıt gelsin de ne olursa olsun baş ucuna konurdu. (KK3)

Lohusa kadın üç gün dışarı çıkmaz, asla soğuk sıcak görmemesi gerekirdi. Sırtı başı alnı sarılır hamur pişirilir o yedirilirdi. (KK4)

Yeni doğum yapan kadının doğum yaptığı günden kırkıncı gününe kadar olan gündür. Kırk gün sonunda lohusa kadın için kırk taş toplanır. Toplanılan taşlar temiz bir tülbente sarılarak yıkandığı suya bırakılır. Böylece lohusa kadının kırklandığı ve o halden kurtulduğuna inanılır. Lohusa kadının ilk bir hafta dışarı çıkması uygun görülmediği gibi istirahati sağlanır. İyileşmesine yardımcı olması için ve sütünün artması için bol bol unlu pirinçli çorbalar yapılır. Bol su içirilir böyle sütünün artacağına inanılır. (KK5)

Lohusalar birbirine gelirken çocuklar şiy etmesin siye kırk basmasın diye atlet ucu şöyle tokuşturulurdu. Üst üstüne gelmezler yani ipiydir bi araya yan yana gelmezler. Bi de geldiğinde atletlerin ucu birbirine tokuşturulur. Kırkı çıkıncaya kadar orağın ağzına soğanı takallar bekletirler. (KK6)

Kırmızı yemeni örterler. (KK7)

Yanında otururlar boş bırakmazlardı. Çocuk doğdu mu al bağlar gelini yatırırlar. Bi de şiy kollar bıçak gibi demir kollar şeytan gelmesin al basmasın. Alı da bağlarlar. Başına lamba konur çıra yanar gice karanlıkta korkmasın diyi. Dimirin yanına cin şeytan gelemezdi. Bu al nerden kaldı biliyon mu? Hz. Ali karısına dimiş ki kızın kendini bildi miydi daha yirmiye neyi çıkarsa zinakar olur. Hemen virelim isteri neyi varsa. Kendini bildi mi al bağla ben alından biliyim dünürcüye virelim. Böyle bi değermen bulgur çekerdik evinden onu virmiş çeyizide o. Çeyiz işte o, onu vermiş. Onu virelim gitsin sona çocuk yaşlandı mı zinakar olur. Kendini bildi mi gelin idelim evini bilsin dimiş. (KK8)

Ekmek bulamacı dirik onu ıslarık pişiririk şöyle üstüne yağınan biberi katar şöyle dökerik onu ıslarık ezerik iyice şöyle kepçeylen onu karıştırarak pişiririm üstüne de sade yağınan gezdiririk burcu yatar dirlerdi evel. Karnı doyunca sancı olmaz dirlerdi evel. Biberli biberli yerdi. Kırkı çıkanaca şöyle dışarları çıkarmazlardı kırk basar diyi. Çorba pişirirler yımurta pişirirler yinirdi. Sıcak toprağı lohusanın altına dökerler elerler kızdırırlardı. Sıcak toprağa otuttururlardı. Lohusa kadının terledikçe esbabını soyallar üşüttürmezlerdi. Sıcak tuttururlardı. (KK9)

Tüm bu anlatılar çerçevesinde Türk kültürünün hüküm sürdüğü hemen her yerde görülen Albastı ruhu ve dolayısıyla albasmasının, Aksaray ilinde yaşayan lohusa kadınlar tarafından da yaşandığını belirtmeliyiz. Albastı ruhunu korkutmak için; demir aletler, makaslar, orak uçları gibi metal aletlerden faydalanan Aksaraylı kadınlar; kırmızı renge de yaklaşmayacağı düşüncesiyle al renkli kıyafetlerden, bezlerden, tülbentlerden manevi yardım aldıklarını düşünmüşler ve lohusanın sağlığını toparlayabilmesi amacıyla lohusayı kalorisi yüksek besinlerle besleyip onların bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını sağlamışlardır.

KAYNAKÇA

  • Kaynak Kişi 1: Hayriye / Ismahan ÖZKİŞİ, Yaşı: 62 / 78, Öğrenim Durumu: Tahsilleri yok, Sağlık kasabası (23.02.2020)
  • Kaynak Kişi 2: Cebrail COŞKUN, Yaşı: 52, Öğrenim Durumu: Lise mezunu, Aksaray-Ortaköy. (3.05.2020)
  • Kaynak Kişi 3: Ayşe / Fati ÇELMELİ / ÖZKAYA, Yaşı: 65 / 74, Öğrenim Durumu: Tahsilleri yok, Aksaray- Nurgöz Köyü. (26.03.2020)
  • Kaynak Kişi 4: Ferhat / Naciye TEKTAŞ Yaşı: 47 / 41 Öğrenim Durumu: Lise / İlkokul, Aksaray. (2.04.2020)
  • Kaynak Kişi 5: Hava KOCA, Yaşı: 78, Öğrenim Durumu: Tahsili yok. Aksaray-Ortaköy. (23.02.2020)
  • Kaynak Kişi 6: Halime TEZGEL, Yaşı: 56, Öğrenim Durumu: Tahsili yok Aksaray-Helvadere (05.07.2020)
  • Kaynak Kişi 7: Yasemin ERMİŞ, Yaşı: 44, Öğrenim Durumu: İlkokul mezunu, Aksaray-Helvadere. (05.07.2020)
  • Kaynak Kişi 8: Halime ERMİŞ, Yaşı: 52, Öğrenim Durumu: İlkokul mezunu, Aksaray-Helvadere. (05.07.2020)
  • Kaynak Kişi 9: Fatma Borucu, Yaşı 56, Öğrenim Durumu: İlkokul mezunu, Aksaray- Eskil. (15.07.2020)

Madde Yazım Bilgileri
Yazar: Arş. Gör. Dr. Gülperi Mezkit SABAN

Anahtar Kelimeler: Halk Hekimliği, Doğum Âdetleri, Albastı.